Kur'ân'da "Ikinin Ikincisi" diye anilan, Hz. Peygamber'in en sadik yâri Ebubekir'dir. O, Peygamber'in irtihalinden sonra Kureysten seçilen Halifeye boyun egmek istemeyen irkçi kabile kalkismalarini, yani irtidad hareketlerini bastirmakla Islâm birligini sagladigi gibi daginik sayfalar halinde bulunan Kur'ân'i bir araya toplatmak suretiyle de Ilâhî Mesajin ebedilesmesini temin etmistir. Bu bakimdan Islâm âlemi ona çok sey borçludur. O, vezîri Ömer'le birlikte Islâm Devletini Imparatorluk haline getirmistir.Kureysin bütün baski ve iskencelerine karsin kendisinden çok Hz. Peygamber'i düsünen ve yetiskinler içinde ilk Müslüman olan Ebubekir, inanci ugrunda Kureysin her türlü sözlü ve fi'lî iskencesine maruz kalirdi. Bir gün Müsrikler onu Mescidin kenarinda sikistirip siddetle dövdüler. Utbe bn Rebîa, ökçeli ayakkabisi ile onun basina ve yüzüne vurdu, karninin üstüne çikti. Yüzü kan revan içinde kalmis, bayilmisti. Annesi Ümmü'l-Hayr, Ümmü Cemîl ile birlikte yanina geldigi Ebubekir'i baygin bir halde buldu. Ebubekir'i o vaziyette gören Ümmü Cemil, hiçkirarak agladi. Ayilinca Ebubekir, kendi derdini unutmus, Allah'in Elçisinin durumunu soruyor ve:- Vallahi, Allah'in Elçisini görmeden ne yemek yerim, ne de su içerim! Diyordu.(Tanitim Bülteninden)