Irlandali yazar Samuel Beckett, “basarisizlik/yoksunluk sanati“ olarak tanimladigi edebiyat anlayisini ilk siirlerinden son düzyazilarina kadar inatla sürdürmüstür. “Sanatçinin nedenini bilmeden, hiçbir seye sahip olmadan hiçi anlatmak zorunda kalisi“ diye açiklayabilecegimiz “basarisizlik/yoksunluk“ kavrami dört uzun öyküsünde yogun bir kara mizahla yogrulur. Bu öyküler Beckett’in edebiyat serüveninde bir kilometre tasi olusturur; ilk ben öyküsel anlati olmasinin yaninda Irlandali yazarin yabanci bir dilde (Fransizca) verdigi ilk yapittir da. Beckett, ustasi Joyce’un etkisiyle, büyük bir beceriyle kullandigi kivrak, çagrisim zengini Ingilizce’yi birakip, süssüz, neredeyse çiplak bir Fransizca’yla yazmasini “biçemi dislamak istiyorum“ diye açiklayacaktir. Bu uzun öyküleri basyapiti olan üçlemesinde (Molloy-Malone Ölüyor-Adlandirilamayan) gelistirdigi izleklerin öncülü de sayabiliriz: Bedensel yetilerini yitiren kahramanlar, bilinç yarilmasi, dis dünya karsisinda duyulan güçsüzlük, evden, barinilan yerlerden kovulma, sessizlige, sözsüzlüge duyulan özlem, kentsoylu toplumun sundugu bütün olanaklara kayitsizlik... Klasik öykü anlayisina aldiris etmeyen bu öykülerde hiçbir sey olup bitmez aslinda. Atilmis’ta anti-kahraman bir faytonda dolasarak geçirir gününü. Gece faytoncunun ahirinda kaldiktan sonra yalniz basina sürdürmeye karar verir aylakligini. Ilk Ask, insansiz kralliginda sessiz ve dingin bir yasami amaçlayan genç bir sizofrenin karsi cinsle yasadigi tuhaf deneyimi anlatir. Yatistirici, Malone Ölüyor’u animsatir. Buz kesmis yatagina yapayalniz uzanan anlatici çürüyüsünü dinlemekten korktugu için öyküler uydurur kendine. Son’un akil hastanesinden salinan kahramani tek kürekli sandaliyla sulara açilirken biçagiyla dösemeyi deler. Hiç Için Metinler’de ise iyice yoksunlasan, öznel ve nesnel tüm duyumlarini yitirmis, sanrisal bir kimligi bile kalmamis anlatici, çeliskilerle, karsitliklarla dolu söylemini “hiçligin içini oyarak“ sürdürür. Beckett bu metinlerden, her türlü noktalama isaretini, sözdizimini, kisacasi klasik edebiyatla tüm baglarini koparacagi, anti-edebiyatin basyapiti Acaba Nasil’a ulasacaktir. Edebiyatin bu ödünsüz yazariyla yüz yüze gelmeye cesaret edenlere... (Tanitim Bülteninden)