“Sürekli teolojik eleştiriler, felsefi metinler, tarihi dokümanların güzergâhında yürümek, beyni de yorar bedeni de. Yaşam sadece sorgulamak değildir; haz almak, duygusal bağlar kurmak, seks yapmak, eğlenmek, şaşaalı bir yaşam sürdürmektir. Kinik bir Diogenes sefaleti, hazların tutsaklığı, savaşların ve gözyaşlarının kaos yarattığı bir coğrafyadan ziyade, Babil gibi asma bahçeler, zevkler, hazlar da olmalıdır. Bu yaşam serüveninde sadece bir hakkımız var, o yaşam hakkımızı iyi değerlendirmeliyiz. Kalbe dokunan, fetheden, baştan çıkaran bir hitabet ve yaklaşım geliştirerek, ruhun hastalıklarına veda ederek yeni bir yaşam biçimi ile hayatı kucaklamak gerekir.” “Konuşmak güzeldir, iyi gelir ruha, konuşunca anlaşılıyor insan. Bir trajik açıklama, hiç anlaşılmayan insan… Tuzaklar, kıskançlıklar, ihanetler; Tüm bunlar insanlığın en mahrem düşüncelerine bile intikal etmiş. İnsan bu ya zevk alacağı yerde kıskanır, beraber gideceği yerde tuzak kurar. Bir sonraki tuzak da aslında kendisi için hazırlanmış ama farkında değil. Aynı hapishanede birbirlerini boğazlayan mahkûmlar, bir komedi gibi.