Tinin Fenomenolojisi, felsefe tarihinde çokça yorumlanmış yapıtlardan biridir şüphesiz. Molly Farneth, Hegel’in politika ve din felsefesine ışık tutacak yeni ve özgün bir Fenomenoloji yorumu geliştiriyor. Metnin merkezindeyse Hegel’in Hıristiyanlık ile ilgili erken dönem kavrayışının Tinin Fenomenolojisi’nin “Din” ile ilgili bölümünde yeniden ele alındığına, dolayısıyla Hegel’in toplum felsefesinin nihai kabullerinin din felsefesiyle yakından bağlantılı olduğuna ilişkin çarpıcı bir iddia var. Hegel’in din ve modernite ile ilgili düşüncelerine gösterilen ilgiyi göz önünde tutarsak, Farneth’in kitabı Hegel literatürü açısından hayli davetkâr bir yorum olarak ön plana çıkıyor.
Alexandre Kojève, Terry Pinkard, Judith Butler, Fredric Jameson, Robert Pippin, Frederick Beiser gibi ünlü Hegel yorumcularının metinlerinden yola çıkan Farneth, bugüne dek, doğru kabul edilmiş bir iddiayı gündeme getiriyor: Ya Hegel’in felsefi sisteminin mutlak bir kapanım üretmesine engel olan şey dinsel pratikleri kavrama biçimiyse? Fenomenoloji’nin “Din” başlıklı bölümünde Hegel’in, toplumsal yapının kuruluşu için gereken somut kıstası, Lutherci Protestanlığın dinî pratiklerini sekülerleştirerek aşmaya çalıştığını ileri süren Farneth, Hegel’in temel derdinin sistemini kapatmaya çalışmak değil, modern dünyanın kaotik yapıları karşısında hiçbir zaman nihai formuna kavuşamayacak bir toplumsal uzlaşı imkânı bulmak olduğunu iddia ediyor.
Fenomenoloji’nin tarihsel hammaddesini büyük bir özenle işleyen Farneth’in bu yapıtı, Hegel’in muazzam eseriyle ilgili yerleşik iddiaları sarsması ve Hegel’in kavrayış biçiminin tarihsel doğasını açığa çıkarması bakımından da kayda değer bir çalışma.
Bu kitabın Hegel ile ilgili yerli literatürde önemli bir boşluğu doldurmasını ümit ediyoruz.