Hayatin anlami nedir? Daha fazla güç, servet, seks, ask, çikolata, futbol, entelektüel tefekkür ya da günü yasamak mi? Hayatin bir anlami var midir; yoksa o da tüm anlamlar gibi sadece postmodern bir kurgudan mi ibarettir? Anlamin hizla buharlastigi günümüz kapitalizminin kentli, pragmatik politik ve kültürel dünyasinda her seye ragmen ortak ya da hayatlarimiza gömülü anlamlardan bahsedebilir miyiz? Terry Eagleton bu kisa "giris" kitabinda, insan bilimlerinin terk ettigi ve popüler kültürle anlam endüstrisinin istila ettigi bir alanda hayatin anlamini sorguluyor. Hayatin anlamini, anlamin hayatini olusturan dilbilimsel, etik, kültürel ve politik göstergelerle tartisan Eagleton'in anlatisina Shakespeare'in tiyatral karakterleri, Wittgenstein'in "dil oyunlari", Schopenhauer'un "istenç"i Heidegger'in "hiç"i, Sartre'daki endise, Samuel Beckett'in "belki"si ve Freud'un "bilinçdisi" da parçalar halinde katiliyor. Aristo'dan Marx'a uzanan bir ahlaki soykütük dahilinde insanin kendini gerçeklestirmesi, kisisel tatmin, toplumsal birer pratik olarak mutluluk, sevgi ve erdem gibi kavram ve degerleri yorumlayan Eagleton'in bu kitabi, hayati hâlâ hayati göstergeleriyle dert edenler için bir düsünme çagrisi. Hayati ya da dendigi gibi, "Ey Hayat!"i.