Sen bir savaş darbesiyle daldığın
derin uykunda ölümle kalım mücadelesi
verirken, ben, Cecilia Harcourt, ailemden
kalan tek ferdi, kardeşimi bulup iyileştirmek
için Atlantik’i aşıp bu savaş arenasına, New
York’a geldim. Ve kader karşıma kardeşimi
değil, seni çıkardı...
Kardeşimin silah arkadaşını, Edward
Rokesby’yi. Yaralı, bakıma muhtaç ve
yalnızdın.
Ya arkamı dönüp gidecek, kardeşimden
de umudu kesecektim. Ya da bir işe yarayacak,
hayatını kurtaracaktım. Ama senin gibi soylu birinin
yanına benim gibi sıradan birini yaklaştırmazlardı. Bazı
engelleri aşmak için gerçekliğin birtakım düzenlemelere
ihtiyacı vardı.
İşte küçük bir yalanın başlama hikâyesi...
İşte senin yalancıktan karın olma hikâyem...