1000 TL Üzeri Kitap Alışverişlerinizde Kargo Bedava. Stoktaki Ürünler Aynı Gün Kargoya Verilir
Menü
Giriş
Şifremi Unuttum
Sepetim
Filtre
Kategoriler
Seçilen Filtreler
{{ SELECTED.TEXT }} ×
{{ FILTERS.VARIANTS.TYPE1_NAME }}
{{ FILTERS.VARIANTS.TYPE2_NAME }}
Marka
Model
{{ FILTER.NAME }}
Fiyat
Toplam 7 ürün bulunmaktadır.

Halit Ziya Uşaklıgil Kimdir?

Halit Ziya Uşaklıgil, 1866 yılında İstanbul’da hayata gözlerini açmış, 27 Mart 1945 yılında da yine İstanbul’da yaşamını yitirmiştir. Babası Hacı Halit Efendi, ‘Uşakizadeler’ olarak tanımlanan bir ailedendir. Halit Ziya Uşaklıgil, öğrenim hayatına Fatih Askeri Rüştiyesi’nde başlamıştır. Yazarın babasının işleri bozulmuş ve aile İzmir’e taşınmak durumunda kalmıştır. İzmir’de İzmir Rüştiyesi’ne giren yazar, özel olarak Fransızca dersler almıştır. Daha sonra Avusturyalı Katolik rahiplerin yönetiminde olan Mechitariste Okulu’na devam eden Halit Ziya, 1884 yılında son sınıftan ayrılmış ve babasının işyerinde çalışmaya başlamıştır. İzmir Rüştiyesi’nde Fransızca öğretmenliği ve Osmanlı Bankası’nda çalışarak daha sonra İzmir İdadisi’nde Fransızca ve edebiyat dersleri vermiştir. Daha sonra İstanbul’a taşınan yazar, 1893’te İstanbul Reji İdaresi’nde Başkatip olmuştur. II. Meşrutiyet’in ilanının ardından reji komiserliği görevine getirildi. İstanbul Üniversitesi’nde Batı edebiyatı ve estetik derslerine girdi. İttihat ve Terakki’nin 1909 yılında yaptığı öneri ile Mabeyn Başkatibi olarak göreve başladı. Meclisi Ayan üyeliğine 1911 yılında seçilen yazar, ardından üniversite görevine tekrar döndü. Fransa, Almanya ve Romanya’ya siyasi görevlerle giden Halit Ziya, iktidardan düşen İttihat ve Terakki sonrasında Reji İdaresi Yönetim Kurulu Başkanlığı’na getirildi. Cumhuriyet’in ilanından sonra Yeşilköy’de yer alan yalısına çekildi. Uşak’ta yer alan bir okula, Halit Ziya Uşaklıgil adı verilmiştir. Halit Ziya Uşaklıgil, Atatürk’ün eşi olan Latife hanımın ( Latife Uşşaki) amcasıdır. Yazarın mezarı İstanbul’da Bakırköy’de bulunmaktadır.

Yazardan güzel bir söz; ‘İnsan, üzüntülü ve sevinçli zamanlarında yüreğinin katlanabileceğinden fazlasını, başka bir yürekle paylaşmak ister.’ ‘Şimdi ben burada yeisimle zehirlenirken o yukarıda yine bahtiyarlığından gülüyor.’ ‘Bir boşluk içindeyim ki orada yalnız kendi acılarımı duyuyorum.’

 

Halit Ziya Uşaklıgil Eserleri Nelerdir?

Halit Ziya Uşaklıgil’in roman türünde yazdığı eserler;

 

Sefile (1886) : Yazarın ilk romanı olan Sefile, Ahmet Mithat’ın romantik karakteri ‘Henüz On Yedi Yaşında’ eserinin antitezi olarak yazılmıştır. Kitabın konusu, aşık bir genç kızın, aşkı nedeniyle fuhuş bataklığına nasıl sürüklendiği, fuhuşun ve alkolizmin sosyal anlamda irdelenişini anlatmaktadır. Romanda determinist bir kurgu söz konusudur. İlk realist ve natüralist roman olma özelliği taşımaktadır.

Nemide (1889): Romantik bir eser olarak değerlendirilen Nemide, bireysel konu eğilimindedir. Halit Ziya’nın kitaplarında bahsettiği en önemli unsurlardan biri olan ev ve konak içi tasvirler, ilk kez bu romanda kullanılmıştır.

Bir Ölünün Defteri (1890): 93 Harbi’ni anlatan romanda, roman tarzı ve dilinin tam olarak istikrara kavuşmasını gösteren bir eserdir. Aynı kıza aşık olan iki delikanlının hikayesi anlatılmaktadır. Romanın ana karakterleri Vecdi, Nigar ve Hüsam’dır. Servet-i Fünun karakteri olarak hayata karşı karamsar tutum romanda Vecdi aracılığı ile anlatılmaktadır. Romanın ana teması kaderciliktir.

Ferdi ve Şükerası (1895): Yazarın İzmir dönemi romanlarının en hacimlisi ve sonuncusudur. Romanda sosyal bir motif olarak fakir ve zengin tezadı incelenmiştir. Romanın ana karakterleri İsmail, Tayfur, Ferdi, Hacer ve Saniha’dır. Romanda trajik bir son söz konusudur.

Mai ve Siyah (1895): Yazarın İstanbul’a gittiğinde yazdığı ilk romandır. Servet-i Fünun neslinin ve romanın ana karakteri Ahmet Cemil’dir. Türk Edebiyatının ilk başarılı ‘Nesil Romanı’ olarak bilinmektedir. Kitabın baş kahramanı sanatçı Ahmet Cemil ile Servet-i Fünun kuşağı anlatılmaktadır. Kitapta mekan İstanbul olarak seçilmiştir geniş bir sosyal çevre konu edinmiştir. Romanın temelindeki çatışma ve Ahmet Cemil’in yazacağı eserin özünü ‘hayal kırıklığı’ oluşturur. Kitabın isminde yer alan Mai, hayali; siyah geleceği ifade etmektedir yani hayal ve hakikatin çatışmasını. Romanın sonunda galip gelen gerçektir. Mai bir geceyle başlayan roman siyah bir gece ile son bulur. Eserin sembolik yönünü ortaya koyan argüman da budur. Batılı standartlara uyan ilk büyük roman olma özelliği taşımaktadır.

Aşkı Memnu (1925): Halit Ziya Uşaklıgil’in en başarılı ve en büyük hacimli romanıdır. Yazar kitapta yer alan karakterler için ‘hususi ve zati bir hayat yaşamaları’ diyerek kişilerin çokluğundan bahsetmektedir. Kitabın bakış açısı tanrısaldır. İç çatışma konusunda Halit Ziya Uşaklıgil’in en başarılı olduğu romandır. Fazla ağır bir dili olan kitabın, Nihal ve Bihter karakterlerinin birbirleriyle olan ilişkilerinden gelişen hayat hikayeleri anlatılmaktadır. Romanın karakterleri şu şekildedir;

Melih Bey Takımı: Firdevs Hanım ve kızları Bihter ve Peyker

Adnan Bey ve Çevresi: Nihal, Behlül, Bülent

Yabancılar: Matmazel de Corton

Hizmetkarlar: Beşir, Şakire, Kalfa

Kırık Hayatlar (1924): Halit Ziya Uşaklıgil’in yazdığı Servet-i Fünun romanlarının üçüncüsü olan romanın tefrikası yarım kalmıştır. Roman, 1924 yılında kitap olarak basılarak yayımlanmıştır. Diğer romanlardan en önemli farkı; sade bir anlatıma sahip olmasıdır. Doktor Ömer Behiç romanın ana karakterini oluşturmaktadır.

Nesl-i Ahir: Yazarın son romanı olan Nesl-i Ahir siyasi içerikli tek romandır. Dili ağır olduğu için yazarın ölümünden sonra sadeleştirilerek tefrika edilmiştir. Kitabın konusu, II. Meşrutiyet öncesi İstibdat İstanbul’unda yer alan sosyal ve siyasi manzaradır. Romanın ana karakterleri Süleyman ve Nüzhet’tir.

 

Halit Ziya Uşaklıgl’in öykü türünde yazdığı eserler;

  • Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası (1889)
  • Bir Muhtıranın Son Yaprakları (1889)
  • Küçük Fıkralar (3 Cilt) (1896)
  • Bir Yazın Tarihi (1898-1988)
  • Solgun Demek (1901)
  • Sepette Bulunmuş (1920)
  • Bir Hikaye-i Sevda (1922-1987)
  • Hepsinden Acı (1934-1984)
  • Onu Beklerken (1935-1940)
  • Aşka Dair (1935-1940)
  • İhtiyar Dost (1939)
  • Kadın Pençesi (1939-1987)
  • İzmir Hikayeleri (1950)
  • Bir Başlangıcın Sonu
  • Saklanan Düşman

 

Bir Muhtıranın Son Yaprakları (1889): Kitabın baş kahramanı olan Necip, içine kapanık ve aşırı duyarlıdır. Çok derin bir melankolik olan Necip, kendini bezginliğe de kaptırarak, çok az insanın olduğu bir köye yerleşmiş ve burada melankolisi nedeniyle yakalandığı beyin humması nedeniyle ölmüştür. Necip’in tuttuğu notlar hikayeyi oluşturmaktadır.

Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası (1889): ‘Bir Muhtıranın Son Yaprakları’ eserinden ayrıldığı en önemli nokta, romanın iyimserlik havasında yazılmış olmasıdır. Şairane ve ideal bir aşkın, mutlu bir evlilikle son bulması anlatılmaktadır. Öykünün ana karakterleri, Cevat ve İclal’dir. Öyküde tiyatral bir yapının izleri bulunmaktadır. Öykünün kurgusu mektuplar üzerinden yapılmıştır.

Deli: Bu öykünün tefrikası yarım kalmıştır. Yarım kalma nedeni İstibdat yönetimince yanlış anlaşılabileceği endişesidir. Oldukça sade bir uslüpla yazılmış öykü, kısa cümlelerden oluşmaktadır. Öykünün konusu, paranoya özelliklerine sahip olan ana karakterin ruhsal durumunun anlatılmasıdır. ‘Deli’ öyküsünde kullanılan bazı olgular ‘Bir Ölünün Defteri’ adlı eserde de kullanılmıştır.

Bu muydu?: Eserde iç monolog tekniği ve mektuplaşma kullanılmıştır. Üçüncü bir ağızdan anlatılan hikayede objektif bir anlatım benimsenmektedir. Öykünün ana karakterleri Zergün ve Nesibe’dir. Zergün ve Nesibe’nin, Ömer Faruk adında bir gence olan ilgilerinin anlatıldığı öyküde, üçlü aşk kalıbı kullanılmıştır.

Heyhat: Öyküde birinci şahıs ağzından anlatma yöntemi kullanılarak daha gerçekçi olmak istenmiştir. Konusu ile ‘Bir Muhtıranın Son Yaprakları’na benzemektedir. Öykünün ana karakteri olan ‘Heyüla’, ‘Bir Muhtıranın Son Yaprakları’ adlı eserin karakteri ‘Necip’e benzemektedir.

 

Halit Ziya Uşaklıgil’in anı türünde yazdığı eserler;

  • Kırk Yıl (1936-1969, 5 cilt)
  • Saray ve Ötesi (1942-1981, 3 cilt)
  • Bir Acı Hikaye (1942)

 

Halit Ziya Uşaklıgil’in deneme türünde yazdığı eserler;

  • Fransız Edebiyatının Numune ve Tarihi (1885)
  • Hikaye ve Temaşa (1889)
  • Yunan Edebiyatı (1912)
  • Latin Edebiyatı (1912)
  • Alman Tarihi Edebiyatı (1912)
  • Fransız Tarihi Edebiyatı (1912)
  • Sanata Dair (1938-1955)

 

Halit Ziya Uşaklıgil’in oyun(tiyatro) türünde yazdığı eserler;

 

Halit Ziya Uşaklıgil’in inceleme(edebiyat teorisi) türünde yazdığı eserler;

 

Halit Ziya Uşaklıgil’İn mensur şiirler türünde yazdığı eserler;

  • Mezardan Sesler (1883): Yazarın yazmış olduğu ilk mensu şiir, Tercüman-ı Hakikat’te 1883 yılında sevenleri ile buluşmuştur. Diğer gazete ve dergilere de şiirlerini gönderen yazarın, edebi çevreler tarafından itiraz olunca gazete ve dergiler yazarın eserlerini yayımlamamıştır. En çok mesur şiiri Hizmet gazatesinde yayımlanmıştır. Halit Ziya’nın, mensur şiir türünde yayımladığı ikinci ve son eseri, ‘Mezardan Sesler’dir. Mezardan Sesler’i yazar annesinin ölümü üzerine yazmıştır. Eser önce Hizmet gazatesinde tefrika edilmiş, ardından da kitaplaştırılmıştır. Kitapta 56 metin bulunmaktadır. Bu metinlerin ortak özelliği ise hayata karlu duyulan nefret duygusudur. Eserde yer alan ve meşhur olan diğer mensur şiir örnekleri ise, Seyyar-ı Feza, Çoban Kızı, Züheyre, Ağlarım, Ati, Nefret-i Hayat, Hande-i Giryenak’tır.
  • Mensur Şiirler (1886):  Mensur şiir türünde Türk edebiyatında ilk örnektir. Yazarın mensur şiir türündeki ilk eseridir.

 

Halit Ziya Uşaklıgil'in gezi türünde yazdığı eserler;

Halit Ziya Uşaklıgil Romanları Özellikleri

Halit Ziya Uşaklıgil, Türk edebiyatının Batılı anlamda roman yazan ilk yazarı kabul edilmektedir. Roman ve hikaye türünde, Servet-i Fünun döneminin en önemli ismidir. Yazarın eserlerinde realizm akımı etkisi görülür. Bunun en önemli örneği; ‘Kar Yağarken’ öyküsünde anlattığı realizm örneğidir. Süslü, sanatlı ve ağır bir dil kullanan yazar buna rağmen dili oldukça güzel kullanır. Halit Ziya Uşaklıgil’in farklı bir cümle düzeni vardır. Romanlarında konu olan karakterler genellikle aydın kişilerden oluşmaktadır. Cumhuriyet döneminde romanları sadeleştirilmiştir. Yazar ruh tahlillerine önem verir ve kitaplarında geçen karakterler yaşadıkları çevreye göre seçilmiştir. Yazar romanlarında sadece İstanbul’dan bahsederken, İstanbul dışına sadece hikayelerinde çıkarak Anadolu ve köy hayatını anlatmıştır.

 

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.