Gülseren Budayıcıoğlu, Ankara’da 1947 yılında dünyaya gelmiştir. Anne babası sorulduğunda, ‘sevecen’ bir babasının, ‘fedakar, otoriter’ bir annesinin olduğundan bahseder. Yazar üç kardeştir. Kendinden küçük Yükselen ve Mustafa isimlerinde iki kardeşi daha vardır. Gülseren Budayıcıoğlu, ortaokul ve liseyi TED Ankara Koleji’nde okumuştur. Üniversiteyi Ankara Tıp Fakültesi’nde bitirmiştir. Gülseren Budayıcıoğlu, lisans eğitimi aldığı sırada, TRT’nin açmış olduğu spikerlik sınavını kazanmıştır. Sınavı kazanmasının ardından 1965 yılında TRT’de spikerlik yapmaya başlamıştır. ‘Miss TRT’ lakabı kendisine okul arkadaşları ve hocaları tarafından verilen yazar, Eylül 1972 yılında üniversiteden mezun olmuştur. Mezun olduktan sonra ünlü yazara, doktorluk ve spikerlik mesleklerinden birini seçmesi konusunda baskı yapılmıştır. Bu nedenle 1972 yılının Kasım ayında spikerliği bırakarak, Aralık ayında üniversitede asistan olarak göreve başlamıştır. Gülseren Budayıcıoğlu, asistanlık yaparken, televizyonda çıkabilmesi için hukuki bir izin almak durumundaydı. Bu izni verecek olan mercii, asistan olarak görev aldığı üniversitenin dekanıydı. Dekan Prof. Dr. Rıdvan Ege, 1973 yılının Ocak ayında, üniversitede görev yaparken televizyonda çalışmasının mümkün olmayacağını belirtti. Ocak 1973 yılında yazarın sunduğu iki program televizyonda yayımlandı. Prof. Dr. Rıdvan Ege’nin programa denk gelmesi ve dekanın TV nöbetçi müdürlüğünden çekim tarihini istemesi üzerine, programların kaçak olarak sunulduğu kanıtlanmış oldu. Yazar adına soruşturma açıldı ve asistanlık yaparken ikinci bir işte çalıştığı kanıtlandığı için, Gülseren Budayıcıoğlu’nun asistanlık görevine son verildi. Asistanlık görevi son bulan Budayıcıoğlu, televizyon ekranlarına geri döndü. 1977 yılında psikiyatri uzmanlığını Hacettepe Üniversitesi’nden alan yazar, burada beş yıl öğretim görevlisi olarak görev aldı. ‘İnsan ve Dünyası’ isimli bir programın sunuculuğunu bu dönemde yapan yazar, bu programda çeşitli hastalıklar ve toplumsal sorunlar gibi konuları işledi. Gülseren Budayıcıoğlu, yazarlık kariyerine 2004 yılında başladı. İlk kitabı ‘Madalyonun İçi, Bir Psikiyatrın Defterinden’ ve ikinci kitabıyla farklı psikiyatrik sorunları kısa hikayelerle ele aldı. ‘Hayata Dön’ kitabı tek bir hikayeyi detaylarıyla anlatan bir kitaptır. Yazar tüm kitaplarında, karşılaştığı gerçek vakaları hikayeleştirmiştir. Gülseren Budayıcıoğlu’nun yeni kitabının adının ‘Kırmızı Pelerin’ olacağı biliniyor.
Yazar, güler yüzlü bir sunucu olarak, seyircilerin karşısına çıkmıştır. Okuduğu fakülte dekanı, Gülseren Budayıcıoğlu ile ilgili, ‘iftihar edilen, zeki ve çalışkan bir öğrenci’ tanımlarını kullanmıştır. Gazeteci Ayşe Arman, köşe yazılarında Gülseren Budayıcıoğlu ile ilgili; ‘tutkuyla yazdığı ve bu tutkuyu okuyucuya geçirdiği’ ve ‘gerçek olduğu için fenomen olduğu’, ‘müthiş ayrıntılar ve ruh çözümlemelerinin olduğu’ ve ‘yazım dilinin çok anlaşılır, akıcı’ olduğunu belirtmiştir. Yazarla ilgili, kitaplarında satır aralarında kendini övdüğü ve eserlerinin edebi olmadığı eleştirileri de yapılmaktadır. Gülseren Budayıcıoğlu, beş psikoloğu sosyal medyada paylaştıkları yazılar nedeniyle işten çıkarması konusunda oldukça eleştiriliştir. Bu beş psikoloğu neden kovduğunu Ayşe Arman’a verdiği röportajda şu cümlelerle dile getirmiştir yazar: ‘Doğru… O, 5 psikoloğu işten kovduğum doğru! Aslında ‘kovmak’ fiili bana ağır gelir. Benimle ‘kovmak’ yan yana gelmemeli. Bugüne kadar böyle bir şey yapmadım da diyebilirim. İşten ayrılanlar filan oldu ama hepsiyle çok güzel ayrıldık. Fakat bu 5 arkadaşı kovdum.! Beşi de sevdiğim insanlardı, emek verdiğim meslektaşlarımdı. Hele bir tanesi çok yakınımdı. O kadar üzüldüm ki. Bir gazeteciye aleyhimde öyle feci bir röportaj vermişler ki. Feci ötesi. Beni, olmadığım biri gibi gösteriyorlar. Efendim, giyimimize bile karışır, ‘şöyle yapacaksınız’ der, ‘böyle giyeceksiniz!’ der. Benim yıllarca onlara meslekte iyi olmaları için emek verdiğim cümleleri çarpıtmışlar, sündürmüşler… Hepsi de sayfasında paylaşmış, yani onaylamışlar.’
Gülseren Budayıcıoğlu roman türünde yazdığı eserler;
Gülseren Budayıcıoğlu çocuk kitabı türünde yazdığı eserler;
Madalyonun İçi: Bir Psikiyatristin Not Defterinden (2004): Gülseren Budayıcıoğlu ile özdeşleşen ‘Madalyanonun İçi: Bir Psikiyatristin Not Defterinden’, Türkiye’de birçok nedenden Psikiyatıra giden kişilerin yaşadıkları olayları hikayeleştirilerek anlatılmaktadır. Kitapta yer alan konular genellikle ‘aşk’ ve ‘ölüm’ temalıdır. Kitapta yer alan karakterler, herkesten sakladığı sırlarını psikiyatriste yani okuyuculara anlatmaktadır. Kitapta yer alan hastalar, hastalıklar ve sorunlar karşında psikiyatırın tavrı ve duyguları neler olur, kitap ondan bahsetmektedir.
Günahın Üç Rengi: Madalyonun Öteki Yüzü: Mazoşizm acısıyla genç ve yakışıklı bir gencin dünyası. Bu acı öyle bir haz veriyor ki, genç ölüme yaklaştıkça doyuma ulaşmaya başlıyor. Yaşlı bir holding sahibinin orta yaşlı erkeklerde aradığı yakınlık, fahişeliğin kadınlarda bıraktığı derin yara, insanlar karmaşık yaratıklardır. Gülseren Budayıcıoğlu ikinci romanı olan ‘Günahın Üç Rengi: Madalyonun Öteki Yüzü’ kitabında gerçek hayat hikayelerini anlatmakta. Olaylar bazen şaşırıp, bazen de duygulanmanıza neden olacak.
Hayata Dön: Suskun ve güzel denmeyecek bir kız… Sustukça, tarihten unutulmuş hikayeleri ortaya döken bir psikiyatrist. Genç firavun Tutankamon’un esrarı, Hitler ve Freud’un kişiliklerinde gücün analizi, 18. Yüzyılda adına ‘Fısıltı Sanatı’ dedikleri, evli kadınların yaşadığı aşk ilişkileri… Çariçe Katerina’nın çamaşırcılık ve hayat kadınlığından başlayan tılsımlı yazgısı… Hikayeler sonrası suskunluk bozuluyor. Çirkin kız artık konuşmaya başlıyor. Hikayesi öyle hüzünlü ki, acısı her şeyi gölgede bırakıyor. Çirkin kız, konuştukça güzel bir prensese dönüşüyor. Gülseren Budayıcıoğlu’un üçüncü kitabı olan romanda, psikianalizin dokunduğu yerde nasıl bir başarıya imza attığı anlatılıyor.
Kral Kaybederse: Dört bir kalbin fatihi, kadınların yenilmez hakimi… Peki, tüm savaşlar onun için her zaman bu kadar kolay mı olacak? Kendini buna çok inandırmış olsa da hayır! Ve o beklenmedik mağlubiyet, kralın tahtını en sağlam yerinden sarsacak. Yazarın dördüncü kitabı olan ‘Kral Kaybederse’, avcının hep zirvede olacağını sanmasını ve avına av olup düşmesini, hiçbir zaman sevilmeyeceğini düşünen bir kadının da av konumundan avcı konumuna geçişini anlatmaktadır.
Kral Teo Kitabı: Kral gibi yetiştirilen çocuklara, hayat kral gibi davranmıyor. Onlar gelecekte, gerçek krallar karşısında kendilerini çok çaresiz ve yetersiz hissediyorlar. Gülseren Budayıcıoğlu’nun çocuk yetiştiren herkese tavsiye ettiği bu kitapta, kral gibi el bebek gül bebek yetiştirilen ve hiç sorumluluk verilmeyen çocukların büyüdüklerinde karşılaştıkları olumsuzluklar anlatılmaktadır.
Camdaki Kız: Küçükken çekilen acıların ateşi kolay sönmüyor, kolay unutulmuyor ve izlerini hayatımız boyunca üstümüzde taşıyoruz. Gülseren Budayıcıoğlu’nun son kitabı olan Camdaki Kız, zengin bir hayat içerisinde yaşayan ve hep yok sayılan Nalan ile fakir bir çocukluk geçiren elektrikçi Hayri’nin aşkını etkileyici bir şekilde anlatmaktadır.
Gülseren Budayıcıoğlu Ünlü Sözleri