Hayalsiz durma öyle savrulursun,
Güz yapraklarını sor rüzgâra,
Bir de şu duran taşlara,
Nasıl diş geçiriyor yosun, Yıldızdan yıldıza ip atsalar,
Sen yine de tutkularına tutun.
Gölgesi olmaz ışığın,
Tutuşup el ele indik iliklerimize,
İner gibi derin bir mahzene,
Mor yangınlardan geçtik, ezelden kalmış,
Kıyısı olmayan ırmaktı içimiz,
Gördük ki tenimizde söz de çağlarmış.