Modern kentlerin insani görünmez kilan cümbüsü içinde "görünür olma" arzusunun görkemli bir tirada ihtiyaci vardir daima. Özellikle de yüzeysel yerlesiklik cehenneminin her yeri sardigi bir dönemde... Var olmak algilanmis olmakla lanetlenmistir artik ve bos zamanlarinin erdemini hesapli kesinliklere kurban etmis bir uygarliga inat, zamansizligin efendisi olan aylakligin esasli bir övgüsü yapilmalidir su halde. Dahasi, böyle bir övgüye her zamankinden daha fazla arka çikilmalidir. Çünkü aylakligin erinci, düzenin ve mutlak degismezligin degil; rastlantisalligin ve apansiz karsilasmalarin hesapsiz harcama kalemine kayitlidir. Yersizyurtsuzlugun güven telkin etmeyen ama özgürlestiren topragina buyur edilmis her düsüncenin yolu er ya da geç aylakligin muazzam bakisinin gücüyle kesismek zorundadir. "Asla yerlesmeyin!" der o kadim yargi, gezinmenin sonsuzluga kapanan döngüsünde kalin hep; çünkü ancak oradayken ve onunla birlikte kazinir bilince saplanip kalmis sabit yargilarin kökü. Degil mi ki, gösterisli bos zamanlarin yüzeyinde biriken görüntüde, gezgin düsüncelerin bos inançlari bosa çikaran kilden aniti yükselir. Düsüncenin kilden anlatisidir bu; tasarlanmis, ince ince düsünülmüs her düsünce gibi çabucak dagilip gitmelidir; yabancilasmis ve yabancilastirici güvensizligin karsisinda aylagin temsil ettigi sey de tastamam budur iste: kalabaliktaki adamin muhayyel varliginin ete kemige bürünmüs silueti… Çagin örselenmis belleginde, düsüncenin sonsuza dek kaybolusuna karsilik, sonsuzlukta kaybolmanin düsüdür asil dogrulanmayi bekleyen de. Öznesi asinmis bir tahayyül gücünün yeniden ve geri dönüssüz biçimde pesine düsülmesine; dahasi, böylesi bir aranisin hiç bitmeyecek öyküsüne odaklaniyor elinizdeki kitap. Bu nedenle de zamanla degisen, baskalasan algilama ve görme biçimlerinin mahiyetini kavramaya çalisirken, yolu üzerinde karsilastigi her çarpik imgeyi sürekli biçimde çagcil bir içtihada tabi tutmayi aliyor gündemine. Ezcümle, yer degistirme itkisinin yersizyurtsuzluga yazgili serüveninin felsefi/sosyolojik yörüngesi etrafinda kümelenmis bir dizi toparlayici, çerçeve kurucu metni bir araya getiriyor Flanör Düsünce. Elinin altindaki dünyayi son derece çekilmez ve dayanilmaz bulan huzursuz bilinçler, bilgisizlikle ve büyük bir aymazlikla sürdürülen bir hayata esasli bir güzergâh arayanlar için son bir öneri: Çünkü yol, belki de esirgenmis mutlulugun kol gezdigi bir dünyada "gitme"nin ayakucuna dek inen bir kelimedir. Belki de dur durak bilmeden akip giden bu tekinsiz gidise en iyi onun içindeyken ve "yolda"yken katlanilabilir, tipki yalnizlikla ancak bir basinayken bas edilebilecegi gibi...