Toplumsal adaletsizlik, çoğu zaman toplumun baskın inanç sistemlerine, toplumsal ve ekonomik yapılarına öyle siner ki; istismar, eziyet ve ayrımcılık gibi toplumsal adaletsizlikten doğrudan zarar gören kişiler dışındakiler tarafından fark edilmez. Deprem gibi acı bir tecrübeyle ciddi bir farkındalık kazandığımızı düşünüyorum. Sosyal adalete ulaşmak karmaşık bir girişimdir, iyi niyetli ve merhametli insanlar arasında bile, neyin adil olacağı ve hangi eylemlerin ve değişikliklerin toplumu daha adil ve insani yöne götüreceğine dair değişik perspektifler olacaktır. Bizler mutlaka toplumsal ve ekonomik adalet için makul fikir farklılıklarını, onlara katılmayanlara saygı duyup tanıyarak, ihtiyaç duyulan değişim için çalışmalıyız...