Albert Einstein modern dehanın en önemli simgesi olmaya
devam ediyor. Newton ve diğerleri gibi, onun da fizik
alanındaki ufuk açıcı çalışmaları arasında Genel İzafiyet
Teorisi, Işığın Mutlak Doğası ve belki de tüm zamanların en
ünlü denklemi yer almaktadır: E=mc2.
1955’teki ölümünün ardından Einstein’ın beyni çıkarıldı ve
muhafaza edildi, ancak hiçbir zaman sistematik bir şekilde
incelenmedi. Aslında, beynin tüm parçaları tek bir yerde
bile değil ve bunlardan bazılarının nerede olduğu gizemli
bir şekilde açıklanamıyor! Bu ilgi çekici hikâyede Frederick
E. Lepore, Einstein’ın beyninin tuhaf, anlaşılması zor
alanlarına girerek, yaşamını, ölümünü, beynin kullanımıyla
ilgili tartışmaları ve beynin incelenmesinin, beyin ve zekâ
çalışmaları için ne ifade ettiğini araştırıyor.
21. yüzyıl sinir biliminin şüpheciliğiyle Lepore, beyin
muayenesinin felsefi, tıbbi ve bilimsel sonuçlarını daha geniş
bir şekilde inceliyor. Beyin sadece bir bilgisayar mıdır? Eğer
öyleyse, yapay olarak insan beyni yaratmaya ne kadar yakınız?
Bilim insanları ikinci bir Einstein yaratabilir mi? Bu “beynin
biyografisi”, Einstein’ın beyin anatomisini istisnai kılan şeyin
ne olduğunu ve ölümünden yarım yüzyılı aşkın bir süre sonra
keşfedilen “bulunmuş” fotoğrafların dehanın doğasını nasıl
ortaya çıkarmaya başlayabileceğini keşfederek tüm soruları
yanıtlamaya çalışıyor.