“Bir defasında annemle balkonda otururken
öğle ezanı okunmaya başladı. Annem, ‘Hadi
kalk, camine git’ dedi. Ben de ‘Anne, ben imam
değilim, o caminin imamı var, ben müftüyüm’
dedim. Bunun üzerine annem ‘O uşağum, ben
sana oku da efendi ol, dedim, sen oldun mufti’
dedi. Köyümüzde imama ‘efendi’ derlerdi.
Anladım ki imam sıfatı müftü sıfatından
büyüktür. Zaten müftüler de camilerde
imamların arkasında dururlar. Rasulullah
efendimiz (s.a.v.) de ashabının önce ilk imamı,
sonra ilk müftüsüydü”.
İlyas Dilbaz’ın hatıraları 1950’lerden
günümüze Türkiye’deki dinî hayata; hafızlık
müessesesi, İmam-Hatip Okulları, Yüksek
İslâm Enstitüleri, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi
kurumlara, dinî zihniyet ve pratiklere dair
birçok, mühim bilgi, müşahede, yorum ihtiva
etmekte aynı zamanda Anadolu kültürü, yerel
tarih, folklor, gündelik hayat ve siyasete dair
de bazı detaylar sunmaktadır