Duygu Uygarlığı, ana kahraman Duygu’nun yazdığı ütopik toplumu anlatan bir roman. Yani roman içinde bir roman.
Romandaki toplumda insanlar, yasalarla sözlü şiddetten korunarak birbirine saygının, anlayışın, ruhsal sağlığın öncelendiği bir düzen kuruyor.
Peki bu düzen başarılı olacak mı?
Romanda Dalai Lama’nın “Bu dünyanın daha fazla başarılı insana ihtiyacı yok; aksine barışçı, iyileştirici, onarıcı, öykücü ve sevgi dolu insanlara ihtiyacı var.” düşüncesi temel alınarak Duygu Uygarlığı toplumu yaratılıyor. Duygu Uygarlığı'nın yolu Dalai Lama'nın yanı sıra Freud ve Karl Marx gibi düşünce/siyaset tarihinin iki önemli ismine de düşüyor. Roman sayfalarında beliren bu düşünürler yolunu bulmaya çalışan okurun elinden tutuyor.
Yazarlık merdivenlerini teker teker tırmanan Gülüş Türkmen, bu son romanıyla hayli iddialı. Okuru da kendisiyle beraber yukarı çıkaracak gibi.