Yavuz Selim Han yeniçerinin sakal bırakması yasak olduğu için kendi sakalını tıraş ettirir, ocak disiplini üzerinde son derece titizlikle dururdu. Bazulu ve aslanpençeliydi. Pehlivan çalımı, aslan adımı ile levendane yürürdü. Çok güzel konuşur, bilhassa kalabalığa, askere hitap ettiği zaman sesi de aslan gibi kükrerdi, çok sağlam tahsil görmüştü. Arapça ve Farsçayı ana dili gibi konuşur ve yazardı. Hatta Farsçaya, mirası arasında bir şiir divanı bırakacak kadar vakıftı. En yakın, en mahrem dostlarına karşı dahi gayet ciddi, bir tebessümü büyük bir İltifat bilinirdi. Mahremiyetinde ağladığı çok görülmüş, güldüğü hiç görülmemişti. Göz pınarlarını hiç kurutmamış bahtiyar insanlardandı, çok zeki, akıllı, bilgili olduğu için ona vezir olabilecek kişinin çok tecrübeli ve akıllı olması gerekiyordu. Anlayışı kıt insanlar ona vezirlik yapamıyordu. Nakıs devlet adamları birbirine beddua edecekleri zaman "Sultan Selim Han''a vezir olasın" derlerdi.
|
|