XIX. asir, Türk toplumunun siyasî, iktisadî, içtimaî ve fikrî bakimdan yeni bir istikamet arayisina girdigi devirdir. Devlet ve milleti ilgilendiren hemen her husustaki yeni arayislar, edebî hayata dogrudan aksetmis ve bilhassa roman nev’i bu meselelerin ele alindigi bir mecrâ hâline gelmistir. Arzu edilen yenilikler için kamuoyunu hazirlamak gibi bir vazifeyi üstlenen romancilarimiz, Tanzimat nesline hâkim olan “geri kalmislik” hâlet-i rûhiyyesi ve “terakki”ye duyulan ihtiyaci çok farkli yönleriyle eserlerinin mevzusu hâline getirmislerdir.Yazarlar bir taraftan kendilerince ideal olani tahkiyeye dâhil ederlerken diger taraftan devrin siyasî icraat ve islahatlarini halka tanitma-benimsetme vazifelerini de deruhte etmislerdir.Bu çalismada; Tanzimat sonrasi siyasî fikirler ile bunlarin pratikteki karsiliklarinin Türk roma-nina hangi cepheleriyle yansidigi; hukuk, yönetim, devlet politikasi, ekonomi-politik ve maarif sahalarindan hareketle tahlil ve tedkik edilmistir. Etrafli bir sekilde mütalaa edilmedigi için devrin edebî havasiyla ilgili verilen bazi yanlis telâkkileri de sorgulayan bu çalismada, degisen düsünce tarzi ile sosyal hayatin romanlara düsen akisleri de görülebilir.