Keşke nezaketen, “Ya siz?” diye sormasam!
“Harika! İntihara hazırlanıyorum!” yanıtını almasam!
Yanlış anladığımı zannedip, “İmtihana mı?” demesem!
“İntihara!” dendiğini duymasam!
Geçmişe dönmek olanaksızken geleceği bilmek de (benim gibisi için bile) İnci tanesi ile olanaksızdı.
Şarap Tanrısı Dionysos tarafından dileği kabul görünce DOKUNduğu her şeyi altına dönüştüren fakat yiyecek ve içeceklerin de altına dönüşmesiyle, o uğursuz güçten vazgeçen Midas'tım.
Can evinden vurulmayan var mı?
Hangimizin yaraları yok?
Acılar eskiyor ama eksilmiyor.
Zamanla geçmiyor, zaman geçiyor.
Peki ama derdi tasası bitmeyen dünyada aşkın rolü ne?
Bizi kandırmak için uydurulmuş bir peri masalı mı aşk?
Yoksa hayatın tek gerçeği mi?
“Geleceği görüp, seni neyin beklediğini bilmek istemez miydin?” sorusuna yanıtınız İnci tanesiyle aynı olmayabilir.
Yanıtlar değişir ama gözyaşının rengi aynıdır.
DOKUNma; hayat öpücüğüyle can verip, boğazına geçirdiği yağlı ilmekle can alabilir.
Hem dünyayı bahşedip, hem zindan edebilir.
Onca acımasızlık, vicdansızlık, insafsızlık, çirkinlik ve kötülük taşırken artık durması gerektiği halde dönmeyi sakince sürdüren dünyada; gözyaşının ertesinin umut olması dileğiyle, iyi okumalar…