Es war so herrlich draußen auf dem Lande. Es war Sommer, das Korn stand gelb, der Hafer grün, das Heu war unten auf den grünen Wiesen in Schobern aufgesetzt, und der Storch ging auf seinen langen, roten Beinen und plapperte ägyptisch, denn diese Sprache hatte er von seiner Frau Mutter gelernt. Rings um die Äcker und die Wiesen gab es große Wälder und mitten in den Wäldern tiefe Seen. Ja, es war wirklich herrlich da draußen auf dem Lande!
Dışarıda kırda harika bir hava varmış. Mevsimlerden yazmış. Buğdaylar sarı, yulaflar yeşilmiş, samanlar aşağıdaki yeşil çimenlikte yığın halinde istiflenmiş. Leylek uzun kırmızı bacaklarının üzerinde yürüyormuş ve ağzında Mısır dilinde bir şeyler geveliyormuş. Çünkü bu dili annesi olacak hanımefendiden öğrenmiş. Tarlaların ve çayırların etrafını büyük ormanlar çevreliyormuş ve ormanların ortasında derin göller varmış. Evet, gerçekten de açık kırda hava harikaymış!