Bizde güçlü bir şiir geleneği yok elbette. 1920’li yıllara uzanan süreç, çağdaş şiirin oluşum çizgisinde farklı eğilimleri, farklı yönelimleri ortaya çıkardı. Ama bu süreçte, yeni bir şiirin oluşumundan söz etmek pek mümkün değildir. Batı’dan teknik olarak, tema olarak, düşünce olarak çok şey alındığından ortaya çıkan da tam anlamıyla bir aktarım olmuştur. Şiir, ayrıntıların toplamıdır. Bir Japon şiiri der ki: “Bir tapınağın çanında uyuyakalmış bir kelebek. O çanın büyük sesi. Çanda o kelebeğin uyumasını görebilecek bir inceliğe sahip olmak. Şiir budur işte.”