Emperyalizmle hesaplaşıp işgalden kurtulan bir ülkenin kaderi bu kez açlıkla savaşmaktır. Tarımsal ve hayvansal üretimi hızla arttırmak köktenci bir yaklaşımı gerektirir. Bu ise bilimsel yöntemlere başvurmak kadar uygulamada ussal davranmak, tasarlanmış denemelerin sonuçlarından ders çıkarmakla yaşam bulabilir. Bu yol ve yordam düşmanla savaşmaktan daha çetin ve engebelidir.
Mustafa Kemal, Selanik’ten kapı komşularının yeğenleri
İyriboz kardeşleri Balkan Savaşları öncesi gördüğünde henüz bu tür sorunlardan habersiz genç bir subay olarak delikanlılara öğütler:
“Siz ne olacaksınız? Ne iş tutacaksınız?” diye sordu fakat cevap beklemeden devam etti.
“Asker olun. Siz asker olun.”…
Aynı Mustafa Kemal 1921 yazında cepheye gitmek isteyen, Selanik Ziraat Mektebi’nde başlayan öğrenimleri Halkalı Ziraat Mektebi’nde bitiren yeni ziraatçılar yetiştirmekle görevli kardeşlere bu kez öğüt yerine emir verir:
“Biz onları nasıl olsa tepeleyeceğiz. Sen işine bak. Talebelerini al, Kayseri’ye git.”
Bu düşünsel bir “Uzun Atlama”dır, devrimdir.
Mehlika Mete bu devrimin uzun öyküsünün kahramanlarından İyriboz kardeşlerin yaşamlarını; belgeler, birinci elden tanıklar, yerinde gözlemler eşliğinde, Osmanlı’nın Cumhuriyet’e bakiyesi geniş bir coğrafyadaki tarımsal etkinliğin sahnesini titizlikle ve duygusuyla gözler önüne seriyor.