Can Yücel, İstanbul’da 21 Ağustos 1926 tarihinde doğmuştur. Babası eski Milli Eğitim Bakanı, Hasan Ali Yücel’dir. Can Yücel Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Yunanca ve Latince okudu. Askerliğini Kore’de yapan Can Yücel, farklı elçiliklerde çevirmenlik yapmıştır. Bunun yanında Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yapmış, 1958 yılında Türkiye’ye dönmüştür. Türkiye’ye döndükten sonra Bodrum ve Marmaris’te turist rehberliği yaparak daha sonra İstanbul’a gelen şair, İstanbul’da bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını sürdürmüştür. Can Yücel 1965 yılında Güler Yücel ile evlenmiş, evliliklerinden Güzel ve Su isminde iki kızı ve Hasan isminde bir oğlu olmuştur. Ölümünden önce son zamanlarında Eski Datça’ya yerleşerek burada, her hafta ‘Leman’ dergisine, her ay da ‘Öküz’ dergisinde yazılarını ve şiirlerini yayımladı. Emek Partisinde kurucu üye olarak görev aldı. Emek Partisi’nin marşı, Can Yücel’in şiiri olan ‘Hava Döndü’ olmuştur. 18 Nisan 1999 tarihinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nde, İzmir 1. Sıra milletvekili adayı oldu. Ayrıca Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e hakaret ettiği için yargılandı. Can Yücel, 12 Ağustos 1999 gecesi vefat etmiştir. Günebakan çiçekleriyle uğurlanan Can Yücel, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina desteği ile Datça’da toprağa verildi. Şairin naaşı 17 Ağustos 1999 yılında toprağa verildi. Can Yücel’in ölüm yıldönümü her yıl anılmaktaydı ancak şairin ölüm yıldönümünde şarap içildiği gerekçesi ile anma törenleri Datça Belediyesi tarafından kaldırıldı. Can Yücel’in “Mekanım Datça Olsun” isimli yayımlanan bir kitabı vardır. Datça’da yapılan törenlerin yasaklanması ve bu törenlerin başka yerlerde yapılması sebebiyle, mezar yıkıma uğradı ve mezar taşı parçalandı. Mezara yakın olan “Can Evi”, yıkımın ardından kapatıldı.
Can Yücel, uzun süre Yenilikler, Beraber, Seçilmiş Hikayeler, Dost, Sosyal Adalet, Şiir Sanatı, Dönem, Ant, İmece ve Papirüs adlı dergilerde 1945 – 1965 yılları arasında şiirlerini yazmıştır. Şairin tanınması Yeni Dergi, Birikim, Sanat Emeği, Yazko Edebiyat ve Yeni Düşün dergilerinde yayımladığı şiir, yazı ve şiir çevirileriyle olmuştur. Can Yücel 1965 yılından sonra siyasal konularda da yazılar yazmıştır. 15 yıl hapse mahkum olan şairin, mahkum olma nedeni Che Guevara ve Mao’dan çeviriler yaptığı gerekçesidir. Can Yücel 12 Mart 1971 de hapse girmiştir. Yazar 1974 yılında hapisten genel af sayesinde çıkmıştır. Hapiste “Bir Siyasinin Şiirleri” adlı kitabını yazan şair, hapisten çıktığı zaman kitabını yayımladı. Can Yücel’in yazdığı “Rengahenk” isimli kitabı 12 Eylül 1980 sonrasında müstehcen olduğu iddiası ile toplatılmıştır. Can Yücel 1962 yılında İngiltere’ye gitmiştir. İngiltere’de Latin harfleriyle taş baskısı olarak 1709 yılından kalma bir dilbilgisi kitabı bulması büyük ilgi uyandırmıştır. Can Yücel’in şiirlerinde taşlama ve toplumsal duyarlılık dikkat çekerken, anlatım dili yalın ve sadedir. Can Yücel’in şiirlerinde geçen konular doğa, insan, olaylar, kavramlar, heyecanlar, duyumlar ve duygulardır. Can Yücel ailesine çok önem veren bir kişidir ve eserlerinde ailesinden de bahsetmektedir. Eşi, çocukları, torunları babası… Tüm aileyle sevgi dolu bir ilişkisi olan şairin eserlerine de bu sevgi duygusu yansımaktadır. Aile sevgisini barındıran şiirleri, “Küçük Kızım Su’ya”, “Güzel’e”, “Yeni Hasan’a Yolluk”, “Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim”dir. Lorca, Shakespeare, Brecht, Wilde gibi önemli yazarların çevirilerini yapan Can Yücel, Shakespeare’nin ünlü “to be or not to be” sözünü, “bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin” şeklinde Türkçe’ye çevirmiştir. Can Yücel, “Her Boydan” adlı eserinde ünlü şairlerin şiirlerini serbest ve başarılı bir şekilde çeviri yapmıştır.