Çalışmak özgürleştirir” sözü tedavülden kalkmış olsa da, başka bir kılık altında hayatımızı yönetmeyi sürdürüyor. Çalışma ideolojisinin son dönemde iyiden iyiye güçlenip bir “hayat tarzı” haline gelmesinin gerekçelerinden biri, hâlâ hayatta kalmayla ve kaçınılmaz zorunluluklarla karıştırılmasıdır. Peter Fleming bu mitin neoliberal aklın büyük dalaverelerinden biri olduğunu ve çalışmak için yaşamak zorunda kalanlara bu ideolojinin kabul ettirildiğini gösteriyor.
Kapitalizmde çalışmanın fazla mesaiden, vardiya eziyetinden, esnek çalışmadan, şirketlerin ikiyüzlü sosyal sorumluluk projelerinden vb. ayrı düşünülemeyeceğini ortaya koyan Fleming, “Ben, İş” fonksiyonu adını verdiği kapitalist dayatmaya karşı yeni bir çalışma perspektifi geliştiriyor. Hastalanmanın da uyumanın da “kapitalizme karşı bir direniş biçimi olarak” görülebileceğini vurguluyor. İnsanca yaşanabilir bir ücret, çalışmanın zorunluluk olmaktan çıkması, devletin ötesine geçen demokratik örgütlenmeler, haftada sadece 3 gün ve azami 20 saat çalışma - hiçbirinin ütopya olmadığını anlatıyor.
Peter Fleming, Londra Şehir Üniversitesi’nde işletme ve toplum profesörü.