1930’lar sonu İtalya’sı. Bir taraftan faşistler ülkenin rengini soldururken diğer taraftan Avrupa’nın üzerini kaplayan karabulutun gölgesi İtalya’nın da üzerine düşmektedir. Yaklaşan II Dünya Savaşı’ndan önce endişe, umutsuzluk ve yılgınlık her yeri çoktan ele geçirmiştir bile.
Bir yanda Anna’nın ailesi; o hiç bitmeyen anı kitabını yazarak faşistlere gerekli cevabı veren kavgacı yaşlı baba, yaşam çizgisiyle herkesin kaderini etkileyen ağabey Ippolito, kız kardeşi Convettina, küçük kardeş Giustino, evin her işini yapan Bayan Maria ve en gerekli zamanlarda ortaya çıkan dostları Cenzo Rena. Diğer yanda zengin komşuları; sabun fabrikası sahibi bir baba, hırslı bir anne, kız çocukları Amalia, iki erkek çocukları Emanuele ve Giuma ile ailenin yakın dostu Yahudi asıllı Franz!
Natalia Ginzburg, Anna ve onun burjuva ailesi çevresinde kurduğu romanında bir kuşağın öyküsünü ve paramparça olan bir ailenin tüm hikâyesini kusursuz bir biçimde aktarıyor. Bütün Dünlerimiz bir ailenin hikâyesi olduğu kadar; uzakta, çok uzakta olsa bile savaşın ne kadar yıkıcı bir olgu olduğuna ve yaşama umudunun ne denli güçlü olduğuna ilişkin kusursuz bir roman.