Inci gibi disler romani ile yazarliga adim atan zadie smith, bugün farkli düsünoyorum'da "genç yasta ilk romani yayimlanan, yazini da onunla birlikte -ve göz önünde-gelisen bir yazarin" hayata bakisini özetliyor. Smith, okumak, olmak, görmek, hissetmek ve animsamak basliklarindan olusan denemelerinde algisindaki degisimlerin izlerini sürüyor.Okumak bölümünde yazar, "barthes yazari öldürdü ise nabokov diriltebilecek mi? E.m forster'in hassasiyetle elestiri demekten kaçindigi tavsiyeleri neler? Kafka neden sabaha karsi üçte yazardi?" gibi sorular esliginde, okuru yanki odasi diye adlandirdigi bir bulusma noktasina davet ediyor. Görmekte ise katharine hepburn ve greta garbo'ya olan hayranligindan, gise filmleri için yazdigi elestirilere kadar sinema tutkusuna tanik oluyoruz, 3lmak bölümündeki kökeni ve yazarligiyla hesaplasmasi ile hissetmek'teki aile baglari ve çocukluk anilari, kültürel olani kisisel bir yakinliga tasiyor. Son bölüm olan animsamakta ise david foster vyallace'i ve yazinini aniyor.Yanki odasinin güçlü seslerinden J.D Salinger'in dedigi gibi, "bir kitabi okuduktan sonra yazari ile arkadas olmak istiyorsaniz o iyi bir kitaptir." zadie smith, denemelerindeki rahat ve içten üslubuyla okurlariyla arasinda yakin bir bag kurmayi basariyor.