Bir taşa oturmuş dinlenirken üzerinde sayısız canlıyı barındıran toprağa baktı. Ondan bir sır almak ister gibi eğildi, toprağı dinledi. Sonra bir avuç toprak alıp elinde sıktı. Kuru toprak avucundan su gibi aktı. Birden, “Benim aradıklarımı nerede saklıyorsun?” diye bağırmak geldi içinden. Sonra rüzgârın serinliğini hissederek sakinleşti.
Başına gelenleri unutup kayalıktan vadiye doğru süzülmeye başladı. Bastığı kayalar bu kez sağlam çıktı ve epey uzun sürse de sağ salim yere indi. Bıçağı, küçük bir kaya parçasının dibine saplanmıştı. Kamanın işlemeli, ahşap sapından tutarak çıkarmaya çalıştı. Birkaç kez denemesine rağmen başaramadı. Toprağın dibinde sert bir cisme saplanmıştı sanki. Eliyle bıçağın etrafındaki toprağı aralamaya başladı. Birden eli, sert bir cisme dokundu. Heyecan ve merakla eli daha da hızlı hareket etmeye başladı. Bıçağın sapladığı cismin dört yıldır aradığı şeyler olduğunu fark edince gözyaşlarına boğuldu. Gözyaşlarıyla ıslanan toprağı aralamaya devam ederek bulduğu bütün hazineyi çıkardı.