Her vesileyle “siyaset bulastirmayalim” antlari verilse de, futbol politikanin kayitsiz kalamadigi bir toplumsal olgu. Kitlelerin sempatisini avlamanin, onlara “mesaj vermenin” en popüler mecralarindan biri… Türkiye’de de futbol ortami hep politik gelismelerle iç içe biçimlendi. Genel olarak dogrudan devletin güdümü ve genel politik iklimin belirleyiciligi altinda… Ayrica partilerin, siyasetçilerin veya siyasi nüfuz pesinde kosanlarin müdahaleleriyle… Her dönemin politik kosullari futbol ortamina yansir. Önce, ulus-devlet ve millet insaasi döneminin gerekleri... Ardindan, Tek-Parti döneminin bu ele avuca sigmaz spora nizam verme çabalari ve bu otoriter yönetimin perde arkasinda farkli dünya görüslerinin ve hiziplerin mücadelesi… DP döneminde kulüplerin iktidar himayesi arayisi… 1960-80 döneminin politik kutuplasma kosullarinin ve sosyo-ekonomik gelismenin beraberinde getirdigi görece “çogulcu” yapi… 1980 askerî rejimiyle beraber, neoliberal dönüsümün ve global kapitalizme eklemlenmenin etkileri; özellikle milliyetçilik baglaminda futbolun siyasi kullaniminin yogunlasmasi ve endüstriyel futbol… Bütün bu dönemler boyunca kulüp yöneticilerinin gözlerinin de hep siyasi ve ekonomik güç odaklarinda oldugunu, onlarin himayesini aradiklarini görüyoruz.Son yillarda tribünlerin popüler tezahüratlarindan biri “Forman için oyna, Allah için oyna, bizim için oyna!” Bir bakima, futbol dünyasinin tepesindeki güçler de, “bizim için oyna” diye pesinde takimlarin! Genç yasta kaybettigimiz degerli yazarimiz Mehmet Ali Gökaçti, bu kitapla, siyasal ortamla iliskisi içinde anlattigi Türkiye futbolunun genel bir tarihini de sunmus oluyor.