Julian Barnes'in son romani Bir Son Duygusu, yazarin önceki birkaç yapitinda da görüldügü üzere, Barnes'in yazarliginin gitgide basat ögesi haline gelmis olan "animsama yoluyla hayati irdeleme" izleginin çarpici bir açilimiyla basliyor. Hikâyenin ana kahramani Tony Webster, kirk yil önce yasadigi bazi olaylari animsar ve onlari zihninde gelisigüzel bir siraya dizer. Ne var ki, baslangiçta siradan bir seymis gibi görünen bu animsama edimi, Tony Webster'in kendisine bir günce birakildigini ögrenmesiyle birlikte, kahramanin hayatini durmadan sorguladigi ve sonunda kendi kisiligine iliskin son derece karamsar sonuçlara varacagi acimasiz bir kimlik arayisina dönüsecektir.Emekli bir tarihçi olan ve simdi pek etliye sütlüye karismadan, hayatini tek basina sürdüren Tony Webster, geçmisinde bir kez evlenip bosanmistir; Susie adinda, iyi anlastigini söyledigi yetiskin bir kizi vardir. Günün birinde, bir avukattan aldigi bir e-postayla, kirk yil önceki kiz arkadasi Veronica Ford'un annesinin ona vasiyetinde bir günce birakmis oldugunu ögrenir ve çok sasirir. Güncenin gerçek sahibiyse kirk yil önce birlikte ayni okula gittigi, birçok yasantiyi ve fikri paylastigi ama ne yazik ki sonunda, kiz arkadasi Veronica'yi elinden alip sonra da beklenmedik bir sekilde "sahneden çekilmis" olan Adrian Finn'dir. Aralarinda geçen olumsuzluklara karsin, zekâsina ve hayati derinlemesine kavrayisina büyük hayranlik duydugunu söyledigi ve evet, artik "sahnede olmayan" Adrian Finn…Tony Webster, kendisine ait oldugunu ileri sürdügü bu günceyi, Veronica'nin kendisinden ister ancak Veronica, onun bu istegini yerine getirmeye yanasmaz. Birkaç kez bulusurlar ve her bulusmalarinda, Veronica'nin keskin sözlerinin yüzünde patladigini hisseder: "Anlamiyorsun iste. Hiçbir zaman anlamadin ve asla da anlamayacaksin!"…Tony Webster'in bir türlü anlayamadigi sey nedir? Tony'nin hayatla ne alip veremedigi vardir? Yoksa, hikâyesinin sonunda aci bir sekilde düsündügü gibi, her yerde "kargasa" mi vardir?Julian Barnes'a Anglosakson dünyasinin Nobel'i sayilan The Man Booker 2011 Ödülü'nü kazandirmis olan ve artik çok iyi tanidigimiz ironi anlayisinin damgasini tasiyan Bir Son Duygusu, bellegin sonsuz degiskenligi, geçmisi yeniden insa etmek denilen o devasa insanî tutku ve her seyden önce de, hayatin anlami üzerine "kaleme" alinmis incelikli, sorgulayici bir ustalik romani.