Onu asla tanımamış bir adama, mutlak bir aşkla bağlanan meçhul kadının, "Sana, beni asla tanımamış olan sana..." diye başlayan mektubunda on üç yaşından son nefesine kadar duyduğu çıkarsız aşkı, heyecanı, mahcubiyeti, kısaca âşık bir insana ait tüm duygular insanüstü bir doruğa ulaşır.
Bilinmeyenle nitelenen bu hissiyat, şimdiye dek hiç bu kadar çözülmemiş ve gerçek ile kıyasa sürüklenmemiştir.
“Sen, beni hiçbir zaman tanımayan, bir suyun yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basar gibi üstüme basan, her zaman, ama her zaman yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyişte bırakan sen, kimsin ki benim için?”