Edebiyat dünyasında pek az kitaba nasip olur ismiyle bütünleşmek. Jack London denilince her zaman Beyaz Diş hatırlanır. Beyaz Diş, uzakta çok bilindik bir ışık gibi parlar.
19. yüzyıl, Amerika’nın soğuk ve karlı kuzey bölgesi, vahşi bir doğa. Bir cenazeyi taşıyan iki insan ve onların peşine düşen bir kurt sürüsü. Hayatta kalmak için hem sürüyle hem de çetin kış şartlarıyla girişilen bir ölüm-kalım savaşı.
Bir mücadele daha var öte yandan; erkek kurtlar sürünün lideri dişinin kalbini kazanmak için ölesiye savaşıyor. Bütün bu hengâmeden sonra küçük bir mağarada doğan yavru kurtlar ve onların hayatta kalma mücadelesi başlıyor bu sefer. Ancak hayatta kalabilme savaşını sadece biri kazanacak. Sonradan kendisine verilen ismiyle; Beyaz Diş.
Jack London’ın dillere destan romanı Beyaz Diş, sadece bir hayvan hikâyesi değil. Büyümenin, hayatta kalmanın, mücadelenin, ihanetin, nankörlüğün, kötülüğün, iyiliğin, gücün, zayıflığın, zalimliğin, şefkatin, nefretin, sevginin… Tüm canlılar için geçerli nice duygunun hikâyesi…
Özenli, duru bir Türkçe ve işte olağanüstü bir kitap… Beyaz Diş.