Tolstoy’un, yaşamının son dönemecinde, 20. yüzyılda yazdığı hikâyeleri iki kitapta derlemeye karar verdik. Bunların bir kısmı Türkçede ilk defa yayınlanıyor. Elinizdeki, ilk kitap. Artık ihtiyar bir adam olan, yeni bir Hıristiyanlığın havariliğine soyunup kiliseden aforoz edilen büyük yazarın bu iki kitapta bulacağınız hikâyelerinin tümü de sizi kapıverecek; ama ben burada onlardan birine, “Tanrısal Olan ve İnsani Olan”a dikkat çekmek istiyorum. Yaşınız, hayat tecrübeleriniz ne olursa olsun, şüphesiz, diğer hikâyeler gibi bu da kanatlandıracak zihninizi ve Tolstoy’un tartıştırmak istediklerini tartışırken bulacaksınız kendinizi; ama içinizden kimileri, sadece tartışmakla kalmayacak: bu hikâyede kendini bulacak, loş ve rutubetli hücrelerdeki yalnızlığını, hayatla bağının bir pamuk ipliğinden daha zayıf olduğunu hissettiği anları hatırlayacak, yitip giden dostları düşecek aklına, onların her birinde bir Svetlogub, bir Mejenetskiy bulacak ve şaşıracak: yüzyıldan fazla geçmiş ya üzerinden, nasıl oldu da beni, benim dostlarımı, onların yitişini böyle sarsıcı, sancılı anlattı Tolstoy? Nasıl bir peygamber öngörüsüdür bu ve belki de daha önemlisi, neden aynı yok oluşlar tekrarlanıp duruyor şu yeryüzünde? HY