Fantastik edebiyatin kraliçesi Nazli Eray, bir kentin gecesinin kadife karanligini, onun içinden üç yüz yil sonra yeniden dünyaya uyanan Eshab-i Kehf kissasinin Yedi Uyuyanlar'ini ve köpekleri Kitmir'i, sonsuz Ankara gecesinin içinde tüm çarpiciligiyla okurla bulusturuyor. "Bu kent, bu mahalle, bu sokaklar, üstüne bastigim kaldirim taslari; puslu bir isik yayarak geceyi aydinlatmaya çalisan sokak lambalari; yolun kenarindaki çöp bidonunu eseleyen sari bir kedi; o anda Aso'nun görmekte oldugu bir rüya parçasi; mirildandigim tilsimli bir dua; arka balkonuma gri kadife bir kese içinde atilmis olan, kokmus yumurta, ayna parçasi, sabun, tuz, kesme seker ve pirinçten olusan les kokulu, karmakarisik bir büyü; telefonumu kaldirdigim zaman kulagima gelen düdük sesi; çantamda sakirdayan anahtarlarim; içimde duydugum bir fincan kahve içme istegi, hepsi bana aitti. Benimdi tüm bunlar. Yasamimdi." NAZLI ERAY "Cevizin kabugunu kirip özüne inmeyen, cevizin hepsini kabukzanneder."GAZÂLÎ