Yigildigin günlerin sonuna gelirsin. Düstügün zeminden, çöktügün kaldirim kenarindan ayaga kalkarsin. Hayat beklemez çünkü. Ve daha ölmediysen, yasiyor taklidi yapman gerekir. Bedenine yabanci kalirsin, aynalarin üzerine örtüler atarsin. Görmeyesin kendini diye. Ve ellerini hiçbir sey isitmaz. Burnunu, kollarini, ayaklarini da. Soguk sular iner omurgandan asagi, bir yandan da alnin terler ama. “Iyi misin?” sorusunu sormasinlar diye ara sokaklara, daha önce hiç geçmedigin yollara saparsin. Yabancilarla konusur, en yakin olanindan kaçarsin. Utanirsin, çünkü birinin utanmasi gerekir. Asiye Kabahat’ten Sarkilar Dinlediniz, insanin ve haliyle zulmün oldugu tüm zamanlarda, kimi zaman sözler anlamsiz kaldigindan kimi zaman kelimeler bogazda dügümlendiginden dile getirilemeyen acilarin bir sis bulutu gibi etrafimizi kusattigi sarsici bir kitap. Karin Karakasli’nin hepsi birbirine siki sikiya kenetlenmis metinleri; Berlin’de, Istanbul’da, kalabalik konferans salonlarinda, havaalanlarinda, kimsesiz otel odalarinda, kafelerde; yazilamamis romanlarin, yazarindan hesap soran öksüz kahramanlariyla zavalli dünyamizin kimseye hesap sormaya gücü yetmeyen ezilmisleri arasinda dolasiyor.