Ayse Bugra bu yeni çalismasinda, insanin en temel davranis biçimlerinden biri olan tüketimi, iktisadi, siyasi, sosyal ve kültürel dinamiklerin kesistigi bir noktada inceliyor. Ilk bakista salt bireysel bir özellikmis gibi görülen tüketim iliskileri, ahlaki ve siyasi boyutlarindan soyutlanarak ele alinabilir mi? Bugra, bu soruya açik ve inandirici biçimde olumsuz yanit verirken, iktisat bilimindeki tüketim kavraminin yetersizliklerine de isaret ediyor. Sosyal davranis biçimlerinin Türkiye’nin sosyo-ekonomik ve politik dinamiklerini yansitan bir süreç olarak irdelenmesi gerektigini gösteren yazar, ihtiyaç kavramin, iktisadi ve sosyal politikalarin merkezine yerlestiriyor. Bu kavrami bireysel istek ve tercihler alanindan ayirarak yeni bir bakis açisi da getiriyor. Bugra, ihtiyaçlari karsilama biçimlerini anlamak için devlet ve piyasa ikileminin nasil yetersiz kaldigini ve piyasa ve devlet disi iliskilerin bu konuda nasil kilit bir rol oynadigini, Cumhuriyet dönemi içinde, çesitli sektörlerden seçtigi örneklerle gösteriyor. Gerek gecekondu olgusu gerekse bayilik sistemi, insanlar arasindaki karsiliklilik iliskisinin iktisadi ve siyasi rolünün çarpici bir biçimde sergilendigi alanlar. Salt pazar iliskisi içinde tatmin edilmeyen bireysel ihtiyaçlar baska hangi yollarla karsilanabilir? Anonim olmayan iliskiler temelinde biçimlenmis topluluklarin, örnegin cemaatlerin, ihtiyaçlarin karsilanmasinda devreye girmeleri ne gibi bireysel ve politik sonuçlar dogurabilir? Ayse Bugra, -ne denli modern görünümde olursa olsun- Türkiye’de karsiliklilik iliskisinin, sosyal ve iktisadi faaliyetlerin isleyisindeki önemine isaret ediyor ve bizi bu iliskiler içindeki bireyin özgürlügü üzerine de düsünmeye zorluyor.
Ayse Çaglar-
(Arka Kapak)