“İkinci Dünya Savaşı’nın önemli bir bölümü, kuşağının tartışmasız en iyi tarihçilerinden biri olan Sir Antony Beevor’ın anlatım yetenekleriyle hayat bulmak için bekliyordu. Elinizdeki bu kitap bekleyişi sonlandırdı ve okurları hiç de hayal kırıklığına uğratmayacak. Beevor’ın, askerler ve siviller, kadınlar ve erkekler gibi sıradan insanların savaş deneyimlerini aktaran yeni kaynakları ortaya çıkarma becerisi kendisini eşsiz kılıyor. Beevor’ın, yorulmaksızın araştırdığı ve akıcı şekilde yazdığı bu mükemmel kitap, konusunda uzunca bir süre mihenk taşı olacak.” – Saul David, Daily Telegraph
Yıl 1944. Overlord Harekâtı’yla Kıta Avrupası’na tarihin en büyük amfibi harekâtını gerçekleştiren Müttefikler köprübaşlarını emniyete almış, Avrupa içlerine emin adımlarla ilerlemektedir. Harekâtın görece olumlu gelişmesiyle Müttefik saflarında savaşın çabucak biteceğine dair umutlar yeşermiş, askerler Noel’de memlekete dönme hayallerine kapılmışlardır. Bu hayal, Nazi Almanyası’na nakavt darbesi indirmek isteyen Müttefik Yüksek Komutası’nı da etkisi altına almıştır ki, derhâl bir plan hazırlanır. Mareşal Montgomery’nin cüretkâr fikri, Aşağı Ren ve ötesine uzanan köprüleri ele geçirerek Ruhr havzasından Almanya içlerine ilerlemektir.
Müttefik uçakları 1944 Eylül’ünde işgal altındaki Hollanda semalarında belirdiğinde, Alman tarafı neyle karşılaşacağını anlar ve Hitler’in İtfaiyecisi lakaplı Mareşal Model ile General Kurt Student derhâl bir savunma tertipler. Avcılar şimdi avlarını beklemektedir. Almanların çetin direnişi Müttefik akınlarını pek çok yerde durduracak ve karşı taarruzlarla harekâtın beli kırılacaktır. Hem coğrafî hem de stratejik önem arz eden Hollanda ve bilhassa da Arnhem’deki sert çarpışmalar, savaşın seyrini değiştirmese de uzamasına yol açar ve böylelikle milyonlarca insanın daha hayatını kaybetmesine neden olur.
Yakın dönemin en önemli İngiliz tarihçilerinden Antony Beevor, pek çok övgüye mazhar olan çalışması Arnhem’de bu cüretkâr harekâtı büyük bir ustalıkla kaleme alıyor. Beevor; Flaman, İngiliz, Amerikan, Leh ve Alman arşivlerinde çoğunlukla gözden kaçan detayları yakalayarak, General Kurt Student’in bizzat “Almanya’nın Son Zaferi” olarak adlandırdığı muharebenin dehşetengiz atmosferini okurun bizzat solumasını sağlıyor.