Bu perişan ergen bedeninde, utanç verici Lester Papadopoulos ismiyle geçirdiğim altı ayın ardından yolun sonuna geldim.
Meg’le birlikte ülkenin öbür ucuna savrulduktan sonra geri dönüyoruz. Kadim kâhinleri kurtardık, lejyonlar dolusu canavarı alt ettik ve büyük kayıplar yaşadık. Triumvirate’nin kötü kalpli iki imparatorunun, Commodus ve Caligula’nın hakkından geldik. Ancak en zoru şimdi başlıyor. Her şeyin başladığı yere, Manhattan’a geri dönüyoruz.
Nero Claudius Caesar’ın, yani Meg’in zalim üvey babasının merkez üssüne. Onu bir şekilde yensek de daha güçlü bir başka tehlike beni bekliyor: Kutsal mekânım Delfi’ye deniz kenarında ucuz pansiyon bulmuş gibi çöken ezeli düşmanım Piton. Önümüzdeki birkaç gün içinde bu düşmanları yenip yeniden tanrı Apollon olmam gerekiyor (tabii babam Zeus kabul ederse). Yoksa bu yolda ölüp gideceğim. Ancak her iki koşulda da Lester Papadopoulos olarak süremi doldurmuş bulunuyorum.