Yunan uygarlığının, efsaneleri değil yalnızca, dünyayı algılayış biçimlerindeki iki parçalı yapının tamamı, bugünün modern kültüründe derin izler bırakmıştır. Yaşadıkları dünya gibi, tanrısal bir dünya hayal etmiş olan Yunanlar, hem temsili dünyadaki tüm adalet, yanılgı, hırs gibi dışavurumu doğal karşılanan duyguları tanrısallaştırmış, hem de kendi toplumsal yapılarına ve belki de modern Avrupa’nın kültür yapısına temel teşkil etmiş bir sosyal yapıyı bize aktarmışlardır.
Kuşkusuz Homeros, hem iyi bir sosyal bilimci, hem de iyi bir şair olarak, Yunan toplumunu ve dünya görüşünü, tanrılara bakışını ve dünyayı aydınlatma çabalarını anlatmanın etkili bir yolunu bulmuştu. Bugün efsane olarak adlandırdığımız tüm bu hikâyeler, dönemin sosyal gerçeklerine de ışık tutmaları bakımından tartışmasız elimizdeki en kıymetli araçlardır.
Emsallerinden farklı olarak Emilie Kip Baker, bizim için bu hikayeleri yalnızca nesir hale geçirmemiş, aynı zamanda karakterler ve bu karakterlere can veren olaylar bakımından akıcı bir dille anlatmayı seçmiştir.