Postkolonyal eleştiri, postyapısalcı eleştiri ve söylem analizi gibi kuramsal açılımlar, her ne kadar günümüz metin incelemelerinde başat bir konuma yükselmişse de yapısalcılığın miras bıraktığı pek çok kavram ve özellikle de biçimsel formülasyonları hâlâ aşılabilmiş değildir. Yapısalcılığın ruhunun artık askıya alındığı düşünülse de birçok durumda bu kuramın kavramlarıyla konuşur, analizlere girişir ve hatta çeşitli kuramsal temellendirmelerde bulunuruz. Çünkü yapısalcılık, her zaman ve durumda üzerinde durulan, hem edebiyat ve felsefe hem de diğer sosyal bilim alanlarında, ana akım uğraş noktalarından birini temsil eden dil/gerçeklik diyalektiğine ilk dikkat çeken kuramdır. Özellikle içerisinde bulunduğumuz dönemde, başta postmodern anlatılar olmak üzere, üretilen edebî eserlerin yapısal niteliklerine odaklanmak için yapısalcı eleştirinin olanaklarından yararlanmak ve kavramsal örüntüsü aracılığıyla faydalı sonuçlar elde etmek mümkündür. Anlatıyı Yapıdan Okumak’ta Bilgin Güngör, edebi eserlerin yapısal niteliklerinin tarihsel gelişim açısından ne şekilde değişkenlik gösterdiğini görmek için yapısalcı eleştirinin olanaklarından faydalanmanın önemi üzerinde duruyor. Buradan hareketle Güngör, yapısalcılığın verilerinden hareketle Türk roman ve hikâyesinin belirli tarihsel dönemler zarfında dünden bugüne varlık kazanan ve değişen yapısal özelliklerinin bir panoramasını sunuyor. Bunu yaparken, Tzvetan Todorov’un, Türkiye’deki yapısalcı araştırmalarda genellikle göz ardı edilen özgün yapısalcı kuramından faydalanıyor ve bu açıdan belki de bir ilke imza atıyor.