Aralık 2010'da Tunus ve hemen peşinden Mısır'dan esen rüzgâra hemen ad aranmaya başlandı. Batılılar buna "Arap Baharı" dedi. Herkes heyecanlandı. Demokrasi ve özgürlüğe susamış Ortadoğu halkları sevindi. Bölgesel ve uluslararası medya müthiş bir görev üstlendi. Milyonlarca yalan üretildi. Çağdışı, ilkel ve bağnaz Suudi yönetimi ve yandaşı Körfez ülkeleri "Ortadoğu'da demokrasi ve özgürlük" için milyarlarca dolar dağıttı. Hüsnü Mahalli hemen "Ortada iğrenç bir oyun var. Bu bahar halklardan yana değil ve olamaz!" dedi. Ocak 2012'de "Ortadoğu'da Kanlı Bahar" kitabını yazdı ve tüm gerçekleri anlattı. Ocak 2014'te "Diren Suriye" kitabı ile Suriye merkezli tüm gelişmelere ışık tuttu ve hepimizi bekleyen tehlikelere dikkat çekti. Bahar'ın 5. yılında Mahalli "Al sana bahar!" diyor. 5 yılda Suriye, Irak, Libya, Tunus, Mısır, Lübnan, Yemen ve tüm bölgede olup biten her şeyi yazdı. Emperyalist ülke ve güçlerin bölgesel işbirlikçileriyle iğrenç tezgâhlarını. Din adına öldürülen insanları, yıkılan ülkeleri ve acı çeken milyonları. Ama daha önemlisi dünyanın dört bir yanından Türkiye'ye gelerek Suriye'ye giren IŞİD, Nusra ve benzeri örgütlerin ruh hastası, sapık ve manyak katillerini. Ve onlara destek veren, yardım eden, seven, dayanışma içinde olan ve duygusal bağla bağlanan milyonlarca cahil "radikal İslamcı" insanımızı. AKP olmasaydı bunların hiçbiri olmayacaktı. (Tanıtım Bülteninden)