İran edebiyatının klasiklerindendir. Ali Muhammed-i Efgânî’nin cezaevinde yazdığı “Ahu Hanım’ın Kocası” kısa sürede geniş okur kitlelerinde ilgi gördü ve eleştirmenler tarafından, İran edebiyatının en iyi eserleri arasında sayıldı.
“Saadet bizim için yaşanılan andadır; gerisi bir hiçten ibaret. Kocam yaşadıkça, ben onunla birlikte oldukça ve nefesimiz sıcak bir yerden geldikçe, kendisinin icat ettiği, benim de taraftarı olduğum bu felsefe veya arifane meslek, gücü kadar baki kalacaktır. Bundan ilerisini de öngöremeyiz. Bizim bir başka sırrımız da kesinlikle birbirimize olan aşkımızı istememiz. Aşkımızı karartmamak için hayatın sıradan ayrıntılarından, hatta onunla ilgili dedikodulardan yüz çevirdik. Bu arada uymakta zorunlu olduğumuz bazı kurallar koyduk, kararlar aldık. Örnek veriyorum; ikimizden biri veya ikimiz birden hayatın gelip geçici tatsızlıkları karşısında kaldığımızda kendimizi diğer anlardan daha gamsız, daha mutlu göstereceğiz. Tarihimizin on asırlık geçmişinde ariflerin meyhane köşelerinde arayıp da bulamadığı unutma ilacını biz karşılıklı aşkımızda bulduk. Gerçekten de adına yaşam denilen, doğumla ölüm arasındaki bu fasılada insan kuğu olmak varken, neden butimar olsun ki? Kocamla yaşantım karşısındaki görev sorumluluğum bundan başka bir şey değil.”