İskoçya’nın Kirkcaldy kentinde bir gümrük denetleyicisinin oğlu olarak dünyaya gelen Adam Smith’in tam doğum tarihi bilinmese de, kayıtlara 5 Haziran 1723 olarak geçmiştir. Yazar babası öldükten 6 ay sonra vaftiz edilmiş, 4 yaş civarında çingeneler tarafından kaçırılsa da, amcası tarafından bulunarak annesine geri verilmiştir. Yazar bu sıkıntılı günleri kısa sürede atlatmıştır.
On dört yaşlarındayken ahlak felsefesi konusunda Glasgow Üniversite’sinde Francis Hutcheson’ın yanında eğitim almaya başlamıştır.
Oxford’da Balliol Kolejine 1740 yılında başlamış ancak 1746 yılında okulu terketmiştir.
Edinburgh Üniversite’sinde Lord Kames’in koruması altında 1748 yılında kamu konferansı vererek bu konferansta ‘belles-lettres’ ve ‘konuşma sanatı’ konularına değinmiştir. Bu konuların ardından servet yönetimi konusunu ele alarak yirmili yaşların sonlarına doğru ‘doğal özgürlüğün açık ve basit sistemi’ konusunda çalışmalar yapmıştır.
Adam Smith deizme sempati duymasıyla bilinmektedir. Felsefesinde dinin ekonomi için bir engel olduğunu savunmuş ve genel olarak fikirlerini ateizm üzerinden öne sürmüştür. Çoğu konuda Darwin ile aynı fikirdedir.
Adam Smith Glasgow Üniversitesi’nde 1751 yılında mantık profesörü, 1752 yılında aynı üniversite de ahlak profesörü olarak görev almıştır. Derslerinde üzerinde durduğu konular, hukuk, politik ekonomi, etik, konuşma sanatı ve polis ve gelir konularıdır. Yazar 1759 yılında ‘Ahlaki Duygular Kuramı’ adlı kitabını Glasgow’da yaptığı bazı konferasları bir araya getirerek çıkarmıştır. Bu kitapla yazarın ünü hızla yayılmaya başlamıştır. Kitabın konusu insan ilişkilerinin toplumda yaşayan bireyle diğer toplum üyelerinin arasında olan sempati ve anlayışa bağlı olmasıdır.
Adam Smith ilk kitabı yayımlandıktan sonra konferanslarını ahlak teorisi üzerinden değil, ekonomi ve hukuk üzerinden yapmaya başladı.
10 sene ‘Yaratılışın Sorgulanması’ ve ‘Ulusların Zenginliğinin Nedenleri’ adlı eserleri için çalışmalar yaptı ve 1776 yılında bunları yayımladı. Bu kitap yazarın meşhur olmasını sağlamıştır.
Adam Smith 1778 yılında İskoçya’da vergiden sorumlu devlet bakanı oldu. Annesi Edinburgh da yaşıyordu ve yazar onun yanına yerleşti. Ağır bir hastalık geçirerek 17 Haziran 1790 yılında hayata gözlerini yumdu. Mirasının büyük çoğunluğunu gizli fonlara bıraktığı bilinmektedir.
İskoç yazar Adam Smith’in yazdığı milletlerin doğası ve nedenleri üzerine bir inceleme olan 1776 yılında yayınlanan ilk eseri ‘Ulusların Zenginliği’ kitabıdır. Bu kitap ayrıca çağdaş iktisat alanındaki ilk eser olarak da bilinir.
Kitap özetle ekonomik büyümeyi anlatmaktadır. Bu kitap ekonominin bir disiplinin olmasını ve bu disiplin içerisinde sistematik ve özerk bir hal almasını sağladığı için, yayımlandığı dönemde ses getiren bir eser olmuştur. Ekonomi konusunda yayımlanan en nüfuzlu kitap denebilir.
Adam Smith toprağın öneminden ziyade işgücünün üstün olduğuna inanıyor ve üretimin artmasında işçi sınıfının büyük katkısı olacağını savunuyordu. Başarılı olan uluslar eski ekonomik sistemleri bıraktılar. İki ekonomist Thomas Malthus ve David Ricardo, Adam Smith’in klasik ekonomi diye tabir edilen teorisini güncelleyerek bugünkü modern ekonominin gelişmesinde etkili olmuşlardır. Mesela ekonomist Malthus, Smith’in nüfus fazlalığı konusundaki fikirlerini daha geliştirmiştir.
Bu kitapta Adam Smith serbest piyasanın denetimsiz ve karmaşık olduğu düşünülse de, piyasayı yönlendiren bir ‘görünmez el’ varlığından bahsetmiştir. Örnek verilecek olursa, bir ürün üretilirken eğer üretilen ürün talebi karşılamazsa, bu üretimde olan açıklıkla ürünün fiyatı ve kar marjı artar. Diğer üreticiler de bu kar marjı nedeniyle bu ürünü üretmeye yönelirler ve ürünün fiyatı normal düzeye iner ve ürünle alakalı kıtlık riski sona erer.
Yazar insanların hareketlenmesini açgözlü ve bencil olmalarına bağlıyordu. Ancak bu olumsuz bir durum değildi çünkü serbest piyasa ekonomisinde yer alan rekabet ile fiyatlar olması gerektiği yerde duruyor ve bu fiyat dengesinden halkın tamamı faydalanıyordu. Ayrıca bu rekabet sayesinde çok fazla ürün ve hizmet çeşidi de üretilmektedir.
Adam Smith devletin sanayinin gelişmesinde engel olan kısıtlamarına karşı çıkmıştır. Sisteme olan devlet müdahalelerinin ve çeşitli vergilerin, uzun vadede fiyatların yükselmesine sebep olduğunu düşünüyordu. ‘laissez-faire’ teorisi her şeyin oluruna bırakılmasını ifade etmektedir. Yazarın da savunduğu buydu. Adam Smith devlete karşı değildi, sadece ekonominin dışında faaliyet göstermesi gerekiğini düşünüyordu.
İktisat bireyi ilgilendirir. İnsanların kişisel menfaati iktisadi hayatta itici güç konumundadır. Doğası gereği insanlar, az uğraşarak çok şey elde etmek istemektedirler. Yazar fiyat mekanizması üzerinde durmaktadır. Günümüzden bu konuya örnek vermek gerekirse, ara mal üretiminde sıkıntı olan otomotiv sektöründe fabrikalar çalışma kapasitelerini düşürmek zorunda kalmışlardır. Bu durumda piyasaya sunulan otomobil arzı, piyasadaki otomobil talebini karşılamamaktadır. Bu da otomobil fiyatlarının hiç olmadı kadar yükselmesine sebep olmuştur. Yani üretim azaldıkça fiyatlar ve talep artmaktadır. Ara mal üretimi arttığı zaman ve araba fabrikaları kapasiteleri doğrultusunda çalıştığı zaman piyasaya sürülen araç sayısı artacak, zamanla talebi karşıladığı için otomobil fiyatları dengelenecektir. İşte bu mekanizmaya Adam Smith ‘Görünmez El’ demektedir.
Üreticiler ve tüketiciler arasında sağlanan bu denge şu şekillerde bozulabilir;
Adam Smith’e göre sermaye emeği arttıran her şeydir. Makine, toprak, gübre gibi… Sermaye sabit sermaye ve değişken sermaye olarak ikiye ayrılmaktadır. Sabit sermaye gayrimenkuller, binalar, aletler, sabit makineler gibi… Değişken sermaye sahibine el değiştirdiğinde kar getiren şeylerdir.
Adam Smith, Ulusların Zenginliği kitabında ‘Her birey kendi çıkarı peşinde koşarken, sıklıkla, katkıda bulunmaya niyetleneceğinden çok daha etkin olarak topluma katkıda bulunur.’ Yani herkesin bencil bir tavır sergilediği toplumda da, bilinçli bir müdahale olmasa da uyum kendiliğinden oluşur. Bunu sağlayan şey ‘görünmez el’ dir.
Adam Smith servetin kaynağı olarak insan emeğini görmektedir. İşbölümü ile üretimin ve milli gelirin artacağını savunmuştur. İşbölümü konusunda iğne fabrikasını örnek vermektedir. Günde iki basamaklı sayılarda üretim yapan bir fabrikanın, işbölümü ile nasıl dört basamaklı rakamlarda üretim yaptığını anlatmaktadır. Ülkelerin zenginliğini arttıran en temel etken emektir ve emek işbölümünde aktif rol oynar.
Yazara göre üretim miktarı, maliyetler gibi her konu fiyata bağlıdır. Bütün dağılımlar fiyatlara göre olur. Emeğin fiyatı ücrettir. İşverenler ile işçiler arasında yapılan sözleşmelerle ücretler belirlenir.
Para Adam Smith için bir mübadele aracıdır. Üretimin artması ile beraber mübadele edilecek mallar artar ve paraya da bu nedenle ihtiyaç duyulur.
Yazara göre bir piyasa da bir nominal fiyat, bir de reel fiyat vardır.
Real fiyat; mal elde edilirken harcanan para yani masraflardır. Tüm mallarda geçerli olan real fiyat emeğe bağlıdır.
Nominal Fiyat; Piyasa koşullarının değişmesiyle ortaya çıkan yani arz ve talep dengesinin değişmesi sebebiyle değişen fiyatlara nominal fiyat denilmektedir.
Talepler efektif talep ve mutlak talep olarak ikiye ayrılır. Efektif talepte mal ve hizmet alımı ödeme durumundadır. Mutlak talepte mal ve hizmete sahio olmak arzulanır.
Beş ranttan bahseden bu teorideki bu beş maddeyi şu şekilde sıralayabiliriz.
Bir malın değeri iki çeşittir. Malın diğer mallarla mübadele değeri ve malın kişiye sağladığı fayda.
Adam Smith Kitapları Kitap Vadisi’nde!
Adam Smith tarafından yazılan tüm kitapları Kitap Vadisi’nden satın alabilirsiniz.