Zor Oyunu, bir dönem romani olarak, 10 Kasim 1938’de Dolmabahçe Sarayinda nöbet tutan genç subaylarin özdeslesme ödeviyle baslar. Ülke talihini ve dünya tarihini degistiren bir büyük insan, doga yasasina uymus, saat 9’u 5 geçe gözlerini yummustur.Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni, basinda nöbet tutanlarin da kendilerini içinde saydigi gençlige emanet etmis ve “çagdas uygarligi yakalama, hatta asma” ödevini yüklemistir.Genç subaylar, yükümlülükleri üzerine, bütün saflik ve iyi niyetleriyle ant içerler. Niyetlerinde hakli, sözlerinde kararlidirlar.Ancak Ikinci Dünya Savasi, dengeleri allak bullak eder.Yoksunluklarin giderilmesinin yolu, o zamanin Cumhuriyet yöneticileri için, çok partili bir yasam biçiminden ve Ikinci Dünya Savasi’nin galibi Bati ülkelerinin destegini almaktan geçer. Partiler kurulur… Seçimler yapilir… NATO’ya girilir. Ikinci Dünya Savasinin diger galibi SSCB öncülügünde kurulan Varsova Pakti, “Demirperde” olarak nitelenir.Ve çok partili yasam, iktidar kanadiyla muhalefeti düsman kardeslere dönüstürür…Genç subaylar ise, ülke içinde NATO adina düsman aramaktadir. 12 Eylül 1980 darbesi, 1938’in saf subaylarinin, üstün birer NATO generali olduklari zamana rastlamis, kayitsiz kosulsuz ulusal egemenligin bekçisi sayilan ordu tarafindan gerçeklestirildigi için egemenligin kayitli kosullu hale geldigi sezilmemis, böylelikle 1980 Eylülü, bugüne, 2014’e tasinmistir.Zor Oyunu, hem ordunun, hem Türkiye’nin geçis dönemlerinin öyküsüdür.