Felsefe nin esası, düşünceye mahsus isime, tarih vasıtasıyla kaynak arayışıdır. Zihni bu esas dahilinde nazariyat suretiyle ele aldık.
Zihin, "psukhe'nin", suret olarak müteşekkil dile mahsusen hafızanın ve şuurun kaydı altında "nisbet (ratio)" esasında "birlik" teşkil eden işleyişidir. Zihin bu yolla "zaman'ı" ve "mekan'ı" tahayyül suretinde oluşturur. Bu bakımdan, , "zaman'dan" ve "mekan'dan", "a priori form" şeklinde bahsetmek imkan dahilinde değildir.
Düşünce, "zaman'ın" ve "mekan'ın" kaydı altında zihin marifetiyle ve tahayyül suretinde teşkil edilir. Bu manada tahayyüle mahsusen suret esasında muhtevadan söz edemeyiz. Düşünceye mahsus anlam bu sebeple düşüncenin kaynağının ve mahiyetinin kaydı. tabidir. Bu itibarla anlamdan sadece zihni esas almak suretiyle bahsedilemez.
Nazariyata ve suret nazariyatına zihin vasıtasıyla "birlik" verilemez. Bu imkansızlık, "mutho-logia'nın" da kaynağıdır.
Bu kitap "zihin theologia'sı" üzerine bir incelemedir; yukarıda bahsedilen noktaları nazariyat esasında açan şekildir.