Küresel bunalimin insanligin gündemindeki yeri giderek ve hizla agirlasmakta. Tarihte benzeri çok az görülmüs çalkantili bir dönemin esiginde oldugumuz anlasiliyor. Yazar, tüm bu olup bitenleri, yeryüzüne dayatilan ekonomik modelin kaynagini olusturan 19. yüzyilin da öncesine, özellikle siyasal açidan Ortaçag’a dönüs olarak görüyor ve kitabinda bu sürecin somut belirtilerini irdeliyor. Yeni Ortaçag'i okuyanlar, bu gidisin sonu nereye varabilir sorusunu sormaktan kendilerini alikoyamayabilirler. Ancak Isikli’nin bu soruya verdigi yanit her seye ragmen çok köklü bir umut ve iyimserlik içeriyor: “Ne olacaktir? Herhalde küresel egemenlerin sözcülerinin sevinçle ilan ettikleri gibi “tarihin sonu” gelmis degildir. Tarih denilen dogurgan ananin daha nelere gebe oldugunu kestirmek zordur. Ancak su da bir gerçek ki tarihi yapan halktir ve halkin bu görevini hakça sürdürmesini hiçbir güç engelleyemeyecektir.”