Burada yasam bilgeligi düsüncesini tümüyle içkin anlamda, açikçasi yasami olabildigince hos, olabildigince basariyla geçirme sanati diye anliyorum. Buna götüren kilavuz "mutlulugun bilimi" diye adlandirilabilir. Buna göre bu bilim mutlu bir varolusa yönelik açiklamalardan olusacaktir. Bu varolus, saf nesnel ya da serin kanli, olgun bir düsünmeyle göz önüne alindiginda (çünkü bu, öznel yargi sorunudur) kesinlikle var olmamaya yeglenir. Bu kavramdan su sonuç çikar: Bizim yasama, ölüm korkusu yüzünden degil yasamin kendisi için baglanmamiz gerekir. Gene bundan ötürü onun sonsuza dek sürdügünü görmek isteriz