Doğanın mevsimleri yaşamın döngüleri vardır. Hangi ağaç sürekli çiçek açar? Ya da sürekli yaprak döker? İnsan yaşamı da böyledir. Hiçbir şey sonsuza dek sürmez. En geçmeyecek sandıklarımız bile geçer, söner, diner. Zorlanmak, kolaylık kadar yaşamın bir parçası. Gitmesini, geçmesini istediklerimizle savaştıkça onları daha da büyütürüz. Kabul, yaşamın her hâline yer açmaktır. Mevsimleri kabul etmek gibidir. Yazı sevebilirsin ama kışın varlığını da kabul etmen gerekir.
Her zaman güçlü olmak zorunda değil insan. Hep iyi hissetmek, hep başarılı olmak zorunda da değil. Bazen insan olmanın gerekliliği; bırakabilmek, güçsüzlüğe, yenilgiye, yorgun yanını dinlendirmeye yer açabilmektir.
Dinlendirmeli insan kendini tıpkı nadasa bırakılan toprak gibi. Kendine yeniden çiçek açabilmek, yeniden verimli olabilmek için izin vermelidir. Bırakmak, izin vermek, kabul etmek. Çabasız gibi görünen ama yaşama ferahlık katan en önemli çabadır aslında.
Mucize, yaşamın kişiye dokunmasından öte, kişinin yaşama dokunabilmesidir. Beklentiler sonsuzdur, biri gerçekleşir bir sonrakini bekler insan. Ama kendinden çıkıp, kendisiyle buluşması tek seferdir ve etkisi her nefeste tüm hayat boyu devam eder. Kendinden yola çıkıp kendine varan bir insan bir daha asla kaybolmaz.