Profesör Serebryakov, emekliye ayrildiktan sonra, güzel karisi Yelena ile beraber tasradaki çiftlik evine geri dönmüstür. Profesörün eski esinden olan kizi Sonya, onun dayisi Vanya ve eski kaynanasi Maria o güne dek çiftlikte durup dinlenmeden çalisip dislerinden tirnaklarindan artirdiklari her kurusu profesöre göndermislerdir. Ama artik hasta ve yasli bir adam olan profesörün çiftlige yerlesmesi bosa harcanmis bir hayat demektir onlar için, hayatlarini üzerine insa ettikleri degerlerin yitip gitmesi, ideallerinin bir bir sönmesi… Insanlar yerine birtakim gri lekelerin, hayaletlerin dolastigi, yalnizca bayagi sözlerin isitildigi, yemekten, içmekten, uyumaktan baska bir seyin bilinmedigi tasra, ruhlarini zaten yavas yavas tüketmistir. Ümitsiz asklarin acisi ve profesörün beklenmedik teklifinin saskinligi ile de ipler iyice gerilecektir.