“Ama artik insanlarin dinlerini bilemiyoruz. Dini nitelikleri saglam midir, Müslüman midir; Islami seyler tasiyor mu degil de artik söyle bir hale geldik. Ramazanda çok üzücü olaylar oldu. Lokantalar açikti, hiç olmamasi gereken bir seydi bu. Lokantalarimiz açikti, Erzurum’da insanlara yemek verdiler. Gündüz vakti yemek verdiler. Bu çok acinasi bir durum.” “Ben Türkiye Cumhuriyeti olarak uygarlik yolunda ilerliyorsam… biz laik bir Türk milletiyiz, diger Islam ülkelerinden ayri bir yere koyuyoruz kendimizi… Namaz saatine göre, bilmem oruç saatine göre is yasaminin düzenlenmesini düsünmem ben yetkili olsam. Ama giderim, erken kalkarim sabah namazimi kilarim, ondan sonra toplu olarak diger vakitleri ayarlarim. Eger direncim varsa orucumu tutarim ki ben ilkokul 4’ten beri sürekli orucunu tutan, hiçbir zaman aksatmayan bir insanim…” Bu ülkede dinin sosyal ‘anlami’ nedir, insanlar dine nasilbakiyorlar? Dindarligin ölçüsü ne, nasil algilaniyor? Dine bakis, insanlarin gündelik davranislarini, sosyal iliskilerini, birbirlerinebakislarini nasil etkiliyor? Muhafazakârligin, dindarligin, laikligin sinirlari nerelerden geçiyor? Türkiye’de sosyolojinin büyük hocalarindan Bahattin Aksit’in Recep Sentürk, Önder Küçükural ve Kurtulus Cengiz’le birlikte yaptigi üç yil süren kapsamli çalisma, bu sorulara yönelik cevap anahtarlari sunuyor. Yirmi bes ilde uygulanan anketlerin ve sekiz ilde yapilan derinlemesine görüsmelerin analizini yapan yazarlar, afaki ve yüzeysel degerlendirmeleri asan sogukkanli bir tartismaya zemin hazirliyorlar.