Bir dilbilgisi kitabinda hiç Nietzsche ile Banu Alkan'in, Ziya Pasa ile Türkân Soray'in adlari yan yana yer alir mi? Amaç ögretmekse niye almasin? Bu kitap ne dilbilime katkida bulunma amaci tasiyor ne de akademik bir çalisma olma iddiasi... Ögretmenlik deneyimini paylasma istegiyle ve sohbet tarzi bir anlatimla yazilan bu kitabin, Türkçenin ne kadar saglam bir dil oldugunu, dilbilgisi ögrenmenin ve ögretmenin ne kadar zevkli olabilecegini göstermekten baska bir derdi ve Türkçeyi sevdirerek, yara almadan korunmasini saglamaktan baska bir umudu yok.