“Insanlik tarihi boyunca yasamis ve artik hayatta olmayan herkes trenin disindaydi, magara adamindan çagdas görünümlülere kadar. Çogu ileri yastaydi, daha az sayida da olsa çocuklar vardi aralarinda. Hayatta iken kendilerine özgü renkleri, ifadeleri, titresimleri olmus olmali, simdi ise küçügüyle yaslisiyla hepsi birbirinin ayni gibi. Göz göze gelmiyor, birbirleriyle konusmuyorlar, yolculugun baslangicinda bizim halimiz gibi.
Sonra onu gördüm korkudan ürpererek, eflatun kadini. Ölüler arasinda inanilmaz bir hizla oradan oraya hareket ediyor, onlari trene geri göndermeye çalisiyordu. Meydani ve görünebilen ötesini beyaz entarili kalabalik kaplamis, sehrin kendi ahalisi artik görünmez olmustu, insanlik tarihinin tüm ölmüsleri bu sehrin ve onun ötesindeki dünyanin neresine sigabilirlerdi ki?“
(Arka Kapak)