Kendimi ya da türümü tenkit ile baslayabilir miyim, Fakir Baykurt ve diyelim Kemal Tahir'i tenkit ediyorduk, yazdiklarinda estetigi kit buluyorduk. Güzel ve hâlâ oradayiz, hâlâ kit sayiyoruz ancak her ikisi de ellili ve altmisli yillarda ve yetmisli yillari da katabiliriz, Türkler'de kitap okumayi bir aliskanlik haline getirdiler. Eger bu Türkler'in okumuslari otuz yil boyunca evlerinde her aksam kitap okumuslarsa, kitap okumayi bir yasam biçimi yapmislarsa, bunu öncelikle Tahir ve Fakir'e borçluyuz. Avrupai insan iliskilerini, askin zorluklarini, modern olmayi Halit Ziya'dan ögrendim, Resat Nuri'nin Yesil Gece'si, bana neler vermedi ki, gericiligi gördüm, isyan eden sairi Tevfik Fikret'te buldum, Mehmet Rauf 'un Eylül'ünü çok sevdim ve eger ben bugünkü gördügünüz insan isem, benziyorsam, bunu Halit Ziya'ya, Resat Nuri'ye, Tevfik Fikret'e, Rauf 'a ve diger büyük yazarlarimiza borçluyum. Daha açigi, iste bu yazarlarimizi okuyarak ben oldum. Çalisma dairemde hep elimin ucundadirlar ve ah! zamanim olsa da Halit Ziya'nin Mai ve Siyah'ini yine okusam; Halit Ziya Fransiz görgüsü aldi ve bize asiladilar. Peki bu "asilamak" sözü bir elestiri mi; eger elestiri degilse, hiçbir sey degildir. Bizi asilayarak yaptilar ve Türk vücudumuzu Türklestirdiler.(Tanitim Bülteninden)